Tarık Dursun K., 1931 yılında İzmir’de doğdu, ortaokulu dışarıdan bitirdi. Senaryo, çocuk kitabı, öykü, roman, şiir, deneme gibi farklı türlerdeki ürünleriyle 1950’lerin en verimli kalemlerinden sayılan yazarın İnsan Kurdu ve Kurşun Ata Ata Biter adlı romanları sinemaya aktarıldı. “Yabanın Adamları� ile 1967 Sait Faik Hikâye Armağanı’nı; Kurşun Ata Ata Biter ile 1984 Orhan Kemal Roman Armağanı’nı; “Ona Sevdiğini Söyle� ile 1985 Sait Faik Hikâye Armağanı’nı; Ağaçlar Gibi Ayakta ile 1990 Yunus Nadi Roman Armağanı’nı, Hepsi Hikâye ile de 2006 Sedat Simavi Edebiyat Ödülü’nü kazandı. 2014’te Altın Portakal Yaşam Boyu Onur Ödülü’ne değer görüldü. Hoşça Kal Küçük (1978), Otobüsüm Kalkıyor (1990) ve Benim Dedem Bir Tane (1998) adlı çocuk romanları da bulunan yazar, heyecanla beklediği Elde Var Hikâye kitabının baskı hazırlıkları sürerken, 11 Ağustos 2015’te aramızdan ayrıldı. - See more at:
tarık dursun k. okumalarıma devam ediyorum. her kitabında başka bir şey denemesi, kendini tekrar etmemesi, çalışkanlığıyla gıpta edilecek bir yazar tarık dursun. “alo, harika hanım, nasılsınız?� bence 80-90’larda rastgele aranan telefon numaraları ve bilinmedik insanlarla yapılan muhabbetler açısından çok da nostaljik. evet yapıyorduk böyle şeyler 😁 birbirini tanımayan iki insanın yavaş yavaş hayatlarından bahsetmesi, zamanla açılmaları, özellikle “aranan� yaşlı erkeğin önceki ketumluğu, sonraki bekleyişi ve sonunda iç dökmeye başlaması gerçekte ustalıkla verilmiş. tarık dursun diyaloglarda çok usta. bir kere dedi, dedim kolaylığına düşmeden kimin ne dediğini anlıyorsunuz çünkü karakterleri tanıyoruz bir süre sonra. anlaşılmayacak gibi olan yerlerde de nüanslarla belli ediyor sözün sahibini. ben kadının anlattıklarından çok ikinci bölümü, adamın dökülmesini sevdim. o hastaya bakma süreci, sabırsızlık, bir yerden sonra kaçıp gitme isteği ve gidememek çok çok hakiki aktarılmış. tanışma, evlenme hikayelerini bir çocuğa anlatır gibi anlatıldığı bölümü de çok sevdim. sanırım yazarın hayatımdan izler de taşıyor. kadın biraz dengesiz, ne istediğini bilmez biri gibi çizilmiş. arada uyduruyor. bazen diyaloglar epey cinsiyetçi hallere bürünüyor ama olabilir tabii. ben yaşlı adamın abuk subuk laflarına ilk bölümde kızarken ikinci bölümde onu sevdim. bu da böyle bir şey işte. ama goodreads’te filan kimse bu romandaki üstkurmacadan bahsetmemiş. halbuki bir bölümde tarık dursun resmen her şeyin adamın kafasında olduğunun belli edildiği iki cümle yazmış. bence gayet hoş bir dokunuş. onun dışında sadece diyalog olsa daha iyiymiş, ilk bölümlerde adamın betimlemeleri, hayatı filan da var. bence gerek yokmuş, bütünlüğü bozmuş. zaten sonra hiç yok öyle yerler. vazgeçmiş ve diyaloğa dönmüş gibi yazar. ithaki iyi ki tekrar basıyor tarık dursun k.’ları.
Telefonun çalma sesi, telefonun ucundaki kadının ve adamın hattın ucundan ulaşan sesi, çekinceleri, anlık sessizlikler, uzayan dakikalar, telefon kapandıktan sonraki boşluk ve hattın düşme sesi� “Alo, Harika Hanım Nasılsınız”ın sesleri ve hisleri var.
Bir 90’lar kitabı hissi veriyor. Telefonda rastgele numara çevirmenin o günlerde kalmasından sebep belki bu. Belki biraz kapak da etkili bu histe. Ve anlatıcıların nahifliğinin de etkisi yok mu bunda diye soruyor içimden bir ses.
Kadın diyalogları değil yalnızca, tüm diyaloglar çok ustalıklı hazırlanmış. Tamamı diyalogla örülü bir metinde kopmadan, hikayenin hep bir ucundan tutarak ve telefondaki sesi ensemizde hissederek okumaya devam edişimiz bu sayede olmalı mutlaka.
Benim ilk Tarık Dursun K. okumam. Nadir Kitap’tan bulup aldığımda henüz baskısı yoktu. Sonra İthaki yeniden bastı. YKY’nin eski ve İthaki’nin yeni kapağı da çok güzel ama benim gönlüm kitabın sesine, ruhuna, hissine çok uygun olduğunu düşündüğüm Bilgi Yayınevi’nin bu kapağından yana🧡
“Garip! Benim için hikayeler kuruyorsunuz gibime geliyor."
“Gerçeği değiştirir mi? Herkes, herkes için birtakım hikayeler uydurur kafasında. Yakıştırır. Tutar, tutmaz, orası ayrı bir konu. Siz, dediğinize göre, yaşlı bir insansınız, bir başınıza yaşıyorsunuz...�
"Kedim de var."
"A, evet, onu unutmamalıyım. Kedilere karşı bir düşmanlığım yok. Sonuçta bir can o da. Size, kimi zaman yalnızlığınızı unutturabilir. Konuşuyor mu?"
"Ne yapıyor mu?"
"Konuşuyor mu dedim."
"Kediler konuşmaz."
"Benim bir kedim vardı, benimle konuşurdu. Kediceyi ondan öğrenmiştim. Çok ince bir dildir, bilir misiniz?"
İsmi ve kapak rengi beni çekmişti önce, arka kapak yazısını okuyunca da alıvermiştim. İlgi çekici bir okuma oldu.
Alo, Harika Hanım, Nasılsınız? benim okuduğum ilk Tarık Dursun K. eseri. İki "yalnız"ın yaklaşık olarak bir buçuk ay boyunca süren telefon konuşmalarından oluşuyor. Genç diyebileceğimiz bir kadın sadece konuşmak, içini dökmek için bir numara çeviriyor ve karşısına orta yaşta olduğunu anladığımız bir erkek çıkıyor. Ne kadının ne erkeğin adını kitap boyunca öğrenemiyoruz. Onlar da birbirlerinin ismini öğrenemiyorlar. Aşağı yukarı her gün belirli bir saatte konuşuyorlar. Aslında buna tam konuşma da denemez. Bir tür iç dökme, günah çıkarma... Anlattıklarının ne kadarı doğru, onlar dahi belli değil. Kim bu kadın ve erkek? Ne iş yaparlar? Nerede otururlar? İpuçları mevcut; ama o ipuçları yeterli değil.
Kitabı okuyup bitirdikten sonra aklıma gelen ilk kelime "nostalji" oldu. Neden bilemiyorum. Belki de günümüzde böyle bir "ilişki"nin yaşanmasının güçlüğünden. Aslında günümüzde böyle ilişkilerin yaygın olduğunu söyleyebiliriz. Sosyal medya vasıtasıyla tanışan, arkadaş olan, hatta evlenip çoluğa çocuğa karışan çok; ama günümüzde bu şekilde, rastgele bir numara çevirerek, kiminle konuştuğunu hiç bilmeden, konuştuğun kişiyi görmeden konuşmak mümkün değil. Yüzümüz, kimliğimiz birkaç tık ötede. Bu ise benim sevdiğim bir durum değil pek. Sanırım bu sebeple kitap bende nostalji hissine yol açtı.
Teknik olarak çok kolay okunan ama içerik olarak hafif hafif zorlayan bir kitap. Hatta bence kurgudan ziyade zamansız, cinsiyetsiz bir iç döküş bir feveran. Birbirini hiç tanımayan hiç görmemiş iki insanın asla doğruluğundan emin olamayacağımız dert paylaşımlarını diyaloglar halinde okuyoruz. Belki teknolojik olarak nostaljik bulabilirsiniz 80'lerin sonu 90'ların başında çocuk olanların dahi hafif yabancısı olacağı bir şey yanlış numara çevirmek sonrası tanımadığın insanlarla telefonda ahbaplık etmek. Sırf bu nostalji duygusu için bile okunmaya değer buldum. Akan diyaloglar halindeki bir kurgu okumak isterseniz buyrunuz. Keyifli okumalar.
Tarık Dursun K.’dan okuduğum ikinci kitap oldu Alo, Harika Hanım, Nasılsınız?. Açıkçası ilk kısmını çok az sevdiğim ama ikinci kısmına hayran kaldığım bir eser oldu. Özellikle kitabın son 50 sayfası bitmesin istedim. Kitaptaki erkek karakterin yazar tarafından anlatımı çok gerçekçi ve akıcıydı. Ancak kitabın ilk kısmındaki kadın karakteri ve oradaki hikayeleri kendimce gereksiz buldum. Tabi ki bir zevk meselesi bu. Genel olarak sadece ikinci bölümü için bile okunabilecek, hızlı ve eğlenceli bir eserdi. Kitabı bitirirken keşke bu telefon arkadaşı olma dönemine denk gelseydim dedim. Benden önceki jenerasyonlar çok keyifli şeyler yaşayıp, güzel anılar biriktirmişler. Kıskanmadım değil bu telefon arkadaşlığını :)
Aslında güzel gidiyordu . Merakla okuyordum nereye bağlanacak diye ama pat diye bitti anlamadım. Yazar neden böyle anlamsız bir son yazmış bilmiyorum. Kafamda soru işaretleri kaldı . Bu yüzden 3 puan verdim .
Alo,Harika Hanım Nasılsınız ,benim uzun zamandır okumayı istediğim ama baskısı olmadığından bulamadığım bir kitaptı. Kendisini hiç ummadığım bir zamanda kitap rafları arasında gezerken buldum. O an neler hissettiğimi :”hadi canım”diye bağırarak gösterdim. Herhalde dönüp bakanlar deli bu diye düşünmüştür .
Birbirini hiç tanımayan iki kişisinin telefon konuşmalarından oluşuyor. hiç beklemediğiniz bir anda telefonuz çalıyor ve tanımadığınız biri sizinle konuşmaya çalışıyor . Her gün aynı saatte çalan telefon ,ucunda ismini bilmediğiniz biri,dış görünüşü hakkında hiçbir fikriniz yok. Sizin ses tonunuzdan ve kurduğunuz cümlelerden nasıl biri olduğunuz konusunda tahminler yürütüyor . Kadınların o karmaşık dünyasına,erkeklerın kadınlar kadar derin bakmadığı konulara ,erkek kadın ilişkilerine değinen sıcacık bir kitap. Alıp okudum rafa kaldırayımdan ziyade ;ara ara açıp birkaç sayfa okunacak bir kitap.. içerisinde altını çizdiğim o kadar cümle bulunuyor ki hepsını paylaşmak mümkün değil �
“Düşündüm de …Sizi tanımayı çok isterdim. Yakından bakmayı ve � Bu belki’leriniz var ya,onları söylerken yüzünüzün ne biçim aldığını görmeyi de . Nasıl bir kişisiniz ? “Sıradan …hiçbir özelliği olmayan…� “Konuştuklarınızdan o çıkmıyor ama …”�