ŷ

Jump to ratings and reviews
Rate this book

Türklerin Tarihi: Orta Asya'nın Bozkırlarından Avrupa'nın Kapılarına

Rate this book
"Koca bir kavmin binlerce kilometreyi üç asır içinde geçtiğini düşünün� Bu, dünyayı değiştirmez de ne yapar? İşte Türkler dünyayı böyle değiştirdi. Bu sebeple, bizim hayalî bir tarih ve kahramanlar üretmeye değil, yalnızca doğruyu öğrenmeye ihtiyacımız var�"
-İlber Ortaylı-

Türklerin Tarihi, göçebe bir kavimken Ortadoğu'nun güçlü uygarlıklarından birini tesis eden Türklerin günümüzde de çok konuşulan menşei tartışmalarıyla başlıyor. Akabinde Orta Asya'dan Anadolu'ya göç edip bölgeyi Türkleştirmeleri ve orada inşa ettikleri kültürün esasları� Büyük bir mirasa, güçlü bir yapılanmaya ve tarihî bir zenginliğe sahip bir milletin, Türklerin adının nereden geldiği ve bu coğrafyaya ne zamandan beri "Türkiye" dendiği tartışmalarının tüm detayları� Kazanılan önemli savaşlar ve geri çekilmelerle, dahası ızdırablı toprak kayıplarıyla bugünkü halini alan Anadolu'nun hikâyesi�

Türkiye'nin Malazgirt Savaşı'yla Bosna'nın fethi arasındaki 400 yıl boyunca Avrupa açısından önemli bir ülke ve baş edilmesi gereken bir sorun olmasının gerekçeleri� Dahası Oğuzlardan Kıpçaklara, Peçeneklerden Selçuklulara ve büyük bir imparatorluk olan Osmanlılara kadar uzanan ve sadece Türklerin değil; Rusların, Memlukluların, Karakoyunluların, Gaznelilerin, Safevilerin, Çinlilerin, Hintlerin ve Arapların tarihi� Yani aynı coğrafyayı yüzyıllar boyunca paylaşan uygarlıklara hep etki etmiş ve Doğu ve Batı kültürlerini birbirine taşımakta önemli bir rol oynamış Türklerin dünya tarihindeki yeri mercek altına alınıyor.

Orta Asya'nın bozkırlarından Avrupa'nın kapılarına, İlber Ortaylı'nın satırları arasında dolaşmak isteyen her yaştan okurun zevkle okuyacağı bir başucu kitabı...
(Tanıtım Bülteninden)

320 pages, Paperback

First published March 1, 2015

123 people are currently reading
1,188 people want to read

About the author

İlber Ortaylı

98books996followers
İlber Ortaylı (born 21 May 1947), is a leading Turkish historian, professor of history at the Galatasaray University in Istanbul and at Bilkent University in Ankara. Since 2005 he has been the head of the Topkapı Museum in Istanbul.

As the son of a Crimean Tatar family who fled Joseph Stalin's persecution and deportation, he was born in a refugee camp in Bregenz, Austria on 21 May 1947 and came to Turkey when he was 2 years old. Ortaylı attended elementary school and St. George's Austrian High School in İstanbul and then Ankara Atatürk High School. He graduated from Ankara University Mekteb-i Mülkiye (Faculty of Political Science) and completed his postgraduate studies at the University of Chicago under Professor Halil İnalcık and at the University of Vienna. He obtained his doctorate at Ankara University in the Faculty of Political Sciences. His doctoral thesis was Local Administration in the Tanzimat Period (1978). After his doctorate, he attended to the faculty at the School of Political Sciences of Ankara University. In 1979, he was appointed as associate professor. In 1982, he resigned from his position, protesting the academic policy of the government established after the 1980 Turkish coup d'état. After teaching at several universities in Turkey, Europe and Russia, in 1989 he returned to the Ankara University and became professor of history and the head of the section of administrative history.

İlber Ortaylı is widely known as a polyglot. Apart from Turkish, he also speaks German, Russian, English and French.

He has published articles on Ottoman and Russian history, particular emphasis on cities and the history of public administration, diplomatic, cultural and intellectual history. In 2001, he collected the Aydın Doğan Foundation Award. He is a member of the Foundation for International Studies, the European-Iran Examining Foundation and the Austrian-Turkish Academy of Sciences. A biographical book on İlber Ortaylı, "Zaman Kaybolmaz: İlber Ortaylı Kitabı," was published by Nilgün Uysal in 2006.

■Tanzimat'tan Sonra Mahalli İdareler (Provincial administration after Tanzimat) (1974)
■Türkiye'de Belediyeciliğin Evrimi (Evolution of manucipality in Turkey; with Ilhan Tekeli, 1978)
■Türkiye İdare Tarihi (Administrative history of Turkey) (1979)
■Osmanlı İmparatorluğunda Alman Nüfuzu (German influence in the Ottoman Empire) (1980)
■Gelenekten Geleceğe (From tradition to the future) (1982)
■İmparatorluğun En Uzun Yüzyılı (The longest century of the Empire) (1983)
■Tanzimat'tan Cumhuriyet'e Yerel Yönetim Geleneği (Local administration tradition from Tanzimat to the Republic) (1985)
■İstanbul'dan Sayfalar (Pages from Istanbul) (1986)
■Studies on Ottoman Transformation (1994)
■Hukuk ve İdare Adamı Olarak Osmanlı Devletinde Kadı (Kadıs as a legal and administrative figures in the Ottoman State) (1994)
■Türkiye İdare Tarihine Giriş (Introduction to the history of Turkish administration) (1996)
■Osmanlı Aile Yapısı (Family structure in the Ottoman Empire) (2000)
■Osmanlı İmparatorluğu'nda İktisadi ve Sosyal Değişim (Economic and social change in the Ottoman Empire) (2001)
■Osmanlı Barışı (Ottoman peace) (2004)
■Osmanlı’yı Yeniden Keşfetmek 1 and 2 (Rediscovering the Ottoman Empire) (2006)
■Kırk Ambar Sohbetleri (Kırk ambar conversations) (2006)
■Eski Dünya Seyahatnamesi (Travelogue of the old world) (2007)



Ratings & Reviews

What do you think?
Rate this book

Friends & Following

Create a free account to discover what your friends think of this book!

Community Reviews

5 stars
347 (25%)
4 stars
518 (38%)
3 stars
359 (26%)
2 stars
95 (7%)
1 star
22 (1%)
Displaying 1 - 30 of 94 reviews
Profile Image for Nurhan.
45 reviews9 followers
April 13, 2015
ilber ortaylının bilgi , birikim ve tarafsızlığı tartışılmaz; her seferinde bu nedenlerle kitaplarını alırım fakat tamamen konuya odaklanmak isterken sürekli tarihçiler ve tarihçilik üzerine görüş ve eleştirilerle karşılaşmak bir okur olarak hoşuma gitmiyor. keşke kendisi sadece bu konu üzerine bir kitap yazsa ve diğer kitaplarda spesifik odaklar belirlese... bu kitabı vaat ettiği üzere Orta Asya'nın Bozkırlarından itibaren Türk tarihini irdelemek amaçlı satın aldım fakat aradığımı bulabildiğimi söyleyemem (Orta Asya ile ilgili bilgi ve belge azlığı bunda etkili olmuş olabilir ama mevcut kaynaklardan faydalanılabilirdi sanırım.)
Profile Image for Caterina.
1,136 reviews45 followers
September 26, 2015
Girizgah: Ne zaman bir "Ilber Ortayli" Kitabi kendime neden "Timas Yayinlari" diye sorarim kendime. Bu soruyu diger okurlara da sordum ve muspet bir cevap alamadim henuz...

Kagit kalitesi dusuktu diye devam edeyim hemencik.

Hocanin bilgi birikimi okyanus gibi ama her zamanki daginik anlatim uslubu verdigi bilgilere onceden bir asinaliginiz yoksa dikkatinizi toplamakda zorluk yasamaniza sebep olacaktir. Bende bu sorun yasanmadi. Onemli sıkıntılarımdan biri de "kitapta altını çizmediğim yer kalmadi, kacinci post-it paketi bu biten?!" diye miziklanmamdi... Yani bos bir kitap degil okuyacaginiz. Anlatim dili baglaminda benim hocayi okurken her zaman yasadigim, sesinin kulaklarimda yankilanmasi gibi bir hosluk var. Agdali bir dil yok kisaca. :)

Gelelim icerige: Hocanin anlattiklarindan yola cikarak en cok yakindigim sey tarihimizdeki belirsizlik ya da bize dogru diye dayatilan pek cok seyin aslinda carpitilmis gercekler olmasi durumuydu... Mevcut kaynaklarin cogunun yabanci bazli olmasi da ayri bir aci sebebi...


Cok fazla post-it kullandigimi soylemistim. Buna ragmen dikkatimi ceken, unutmak istemedigim bazi yerleri burada kendim icin paylasiyorum. Benden sonra okumak isteyenler de goz atmak isterler belki diyerek :

1- Onceki kusaklar "Turkiya" derlerdi; hatta bizi okutan ortaokul ve lise ogretmenlerimizden de bu telaffuzu aldik. Gercekten "Turkiye" diyenler, bir ara dilimizin ses uyumu kuralina uygun bu soyleyisi korumak icin kanun yoluna muracat ettiler. 1950'de TBMM'ye secilen Nazli Tlabar'ın bu konuda teklif ettigi bir kanun kabul edildi...
2- "Türkiyeli" ismi telaffuz edilemez. İçerigi bakimindan bu kelimeyi teklif edenlerin amacını da zaten karşılamaz. Başka bir kimlik kullanmak isteyenler bu ifadeyi kullanabilirler ama bu amaçla ülke yurttaşlığının ve kimliğin adını değiştirmeye luzum yoktur. Haklari oldugunu da zannetmiyorum...
3- Bazi insanlar, "tarih hep savastan ibaret." diye savaslari kucumserler ama bizde tarih hakikaten hep savastir. Batida ise evlenmedir.
4- Genclerimiz zengin bir kultur mirasi alip bunun bilincinde olmadiklari icin on planda kimlik bunalimindan dolayi tarih ogrenmekten kacmaktadir. Cunku bariz vasif budur: Kimligin oturmadigi, iyi tarif edilmedigi, benmsenmedigi yerde; ulus ve vatan cografyasi da benmsenmez!..
5- Son donemde "osmanlica bilir" gibi bir abes deyis soz konusu omaya basladi. Oysa osmanlica, sadece Turkcenin Arap harfleriyle yazilmasidir. Bunun ayri bir dil olamayacagi aciktir. Osmanlica denen dil aslinda bir dil degil, bir burokrat jargonudur.
6- Bizde insanlara "veled-i zina" diye saldiranlar buyukbabalarindan otesini bilmezler...
7- Cuma Ovasi'nin adi degistirilerek Menderes Ovasi yapildi Malesef, bu ova yuzlerce yildir Turklerin Cuma Ovasi'dir; orada bulusulur, alisveris yapilirdi, ordu orada toplanirdi. Bunu kalkip Menderes Ovasi yapmak dogru degildir. Siyaseten yanlis isler yapiyoruz. Bunlar tutarsiz hareketlerdir.
8- Osmanli'da taht icin lk kani Osman Gazi dokmustur. Ertugrul Gazi'nin kardesi ve dolayisiyla Osman Gazi'nin amcasi olan Dundar Alp, beyligin genisleme gayretine mutemadiyen mudahale ediyor, gaziler arasinda ikilik cikariyor, hatta tekfurlarla beylik aleyhine anlasmalar yapiyordu. Osman Gazi bu sebeplerden dolayi, Kopruhisar Savasi2ndan once, amcasi Dundar Alp'i herkesin gozu onunde okla vurarak oldurmustur...
Profile Image for Furkan Erkan.
62 reviews6 followers
May 30, 2015
Şimdi bizim sorunumuz pek merak etmememiz. İlber Hoca'nın önemsemediği noktalardan biri de bizim çok bilmememizi es geçmesi. Şöyle ki, hocamız sağlam bilgiler ve belgeler sunuyor bize ama bunları sanki biz çok biliyormuşuz gibi detaylandırmaya hiç girişmiyor. Ayriyeten kronolojik bir yapı izlenmediğinden kitap haliyle biraz daģınık. Ve bu tür tarihsel olayları tarih yazımına ve bilhassa Halil İnalcık'a entegre etmesi okuyucuyu biraz sıkıyor. İlber Ortaylı tabiki inanılmaz bilgili, kültürlü ve entelektüel. Ama bu kitabı okuyacaksanız her şeyden önce tarihe özellikle kitapta anlatılan dönemlere meraklı ve bazı noktalarına aşina olmalısıniz. Aksi takdirde paranız da vaktiniz de boşa gider. Tarihe ilgi duyanlar okusun tabi ama bunun dışındakiler de bir takım hazırlıklar yapsın. Ortaylı'nın katıldığı programları izlesin. Bu şekilde bir nebze de olsa üslubu karşısında afallayıp kalmaz.
Profile Image for Josefina Wagner.
566 reviews
April 18, 2023
eğer bu kadar zamanlarda atlama yapmadan anlatmış olsaydı daha düzgün anlatmayı deneseydi harika olacakmış yinede her şeye rağmen okumaya değer.Aslında ''kavimler göçü'' ile araştırmaya başlıyorum tarih sadece Türkiye değil lakin Türkiye'den başlayınca hepsine bir şekilde ulaşılıyor.
Profile Image for Anne Boleyn.
209 reviews14 followers
April 11, 2019
Kitabı okumak ve anlayabilmek için yoğun bir tarih bilgi birikimine ihtiyacım olduğunu fark ettim. Fakat yine de okudum, hafızamda kalan birkaç bilgiyle okumaya çalıştım. Dediğim gibi eğer tarihi okuyarak öğrenmek istiyorsanız İlber Ortaylı’nın Kitaplarını ancak bir seviyeye ulaştığınızda önerebilirim. En kısa örnekle Osmanlı’nın kuruluşunu üç sayfayla ve oradan oraya atlayarak veriyor. Ama onun bildiklerini okuyunca İlber hocaya hayranlık duymamak elde değil.
Profile Image for Atasagun ☾.
68 reviews
July 10, 2015
Biz cahiller için bayağı özet geçilmiş. Lâkin okumuş azınlık için en azından, söyleşen arkadaş pekiştirici tekrarları kırpsaymış keşke. Yine de, giriş seviyesinde cehaletbükücü eksikliği hissedenler için tavsiye edilebilir bir "söyleşi kitabı".
Profile Image for Fırat Kutlu.
25 reviews1 follower
February 22, 2018
Türklerin tarihi hakkında soru cevap şeklinde yazılmış bir şöyleşi. Ancak çok dağınık bir anlatım var. Üstelik bazı cevaplar sorularla örtüşmüyor. Tüm bunlar maalesef insanın okuma keyfini kaçırıyor.
Profile Image for Onur Karagülle.
17 reviews4 followers
January 8, 2020
Bu kitabın öncelikli sıkıntısı kronolojik kurgusunun olmaması. Art arda gelen alakasız sorulara İlber Hoca'nın sorunun amacından sapan verdiği cevaplar ve sürekli tekrara düşmesi kitabı benim için okunmaz kıldı. Üstelik Orta Asya Bozkırlarından Avrupa'nın Kapılarına diye iddalı bir başlık atıp da bu kadar çok kaynak eksikliğinden şikayet edilmesini okuyucuya yapılan saygısızlık olarak görüyorum.
Profile Image for Kaan.
299 reviews58 followers
May 10, 2015
"Özet geçiyorum, siz uzun okuyamıyonuz" havası var. Çok dibine girmiyor olayların ama soru cevaplar şeklinde kısa cevaplar bulmak mümkün. Kolay elde edebilen, giriş düzeyinde bilgiler edinmek için.
Profile Image for Çağla Lotinac Akman.
54 reviews44 followers
December 6, 2020
Bu kitabı okumaya başladığımda, dünya tarihi ile ilgili şimdiye dek yazılmış en muhteşem kitap olan Tüfek, Mikrop ve Çelik'i yeni bitirmiştim ve hala etkisindeydim. Sanırım bu yüzden, Türklerin Tarihi'nden de benzer bir düzende ilerlemesini bekliyordum ama kitaptaki bilgiler çok dağınık. Bir olayı anlatırken başka bir olaydan örnek veriyor İlber Bey ve sonra bağlamdan o kadar kopuyorsunuz ki kendinizi "biz bu konuya nereden geldik" diye düşünür halde buluyorsunuz.

Kitabın soru-cevap şeklinde ilerlemesinden de hoşlanmadım; ben zaten röportaj gibi yazılmış metinleri okumayı sevmem dolayısıyla bu tamamen benim sorunum ama soruları soran kişi de her kimse tam bir balık hafızalı. Tam üç kere bak ÜÇ KERE adama "Türkiye'nin adı nereden geliyor" diye sormuş farklı bölümlerde. İlbey Ortaylı artık İtalyanlar cevabını vermekten helak olmuş, adamın dilinde tüy bitmiş, ben okurken perişan oldum ama soruyu soran kişi sormaktan hiç bıkmamış.

İlber Ortaylı ülkemizin en değerli tarihçilerinden biri, verdiği bilgilerin doğruluğundan bir saniye bile şüphe etmedim ama kitabını okuma deneyimimden, derslerini dinlerken aldığım faydayı ve hazzı alamadım.
Profile Image for Haktan.
238 reviews6 followers
November 6, 2017
Vikipedi'nin hala kapalı olduğu şu günlerde İlber Ortaylı dinlemek iyi geldi. Adam ansiklopedi gibi her konuda detaylı bilgilere sahip. Bu kitapta da türk tarihininin osmanlı devletinin kuruluşuna kadar olan dönemini anlatıyor. Kitabın kronolojik yapısı ve bölümleri insana bazen ders kitabı dinliyor (okuyor) gibi hissettirse de İlber hocanın paylaştığı ilginç detaylar ve kendisinin önemli tespitleri sayesinde kitabı dinlerken sıkılmadım. Türklerin tarihi, yaşamı, kültürü, savaşları hakkında bilgi edinmek isteyenlere tavsiye ederim. Bu arada kitabın ropörtaj şeklinde yazıldığını da belirtmeliyim.
Profile Image for Cemre.
82 reviews
February 24, 2023
ammk ropörtaj gibiydi hayvan gibi konudan konuya atlıyor asla başlangıç kiştabı değil kapsamlı araştırmalar sonrası okunmalı ben çok daha farklı bir şey bekliyordum ilber ortaylıya da son öğrendiklerimden gıcık oldum zaten. sürekli şurda anlatıyor burda anlatıyor diyor sorulan soruları bazen ebesininkine çekiyor. sohbet gibi olmuş ama halil inalcıkla falan edilecek sohbet ben bir bok anlamadım aq
Profile Image for Mert G.
25 reviews1 follower
April 16, 2020
İlber Ortaylı’nın bilgi birikimi leb-i derya olsa da kitabın söyleşi tarzında ilerlemesi tarihi olayların akıcılığını çok bozuyor. Ve Sayın Ortaylı bir ara bahsettiği aynı tarihteki farklı olayları anlatma bilimi olan senkronolojiyi kendi kitabında da sıkça kullanmış. Bu yüzden Bursa’da beylikler döneminden birden Burgondiya dükünün yaptığı evliliğe atlayabiliyorsunuz. Genel olarak benim Türk milletinin tarihi hakkındaki bilgi açlığımı doyurmadı.
Profile Image for Ugur Tezcan.
79 reviews9 followers
December 5, 2020
Söyleşi tadında olduğu için fazla birşey beklemedigim bir kitapti ama yine de bazi bilgilerin hatırlanması için onemliydi. Bir solukta okudum. 2. Cildin daha iyi olduğu söylenmiş, göreceğiz.
Profile Image for Bayram Erdem.
230 reviews10 followers
August 11, 2023
Orta Asya tarihinden çok Türklerin Anadolu'ya gelmeleri konu edilmiş. Kitaptan birçok notlar aldım. Özellikle etimolojik bilgiler ilginçti.
Profile Image for İlhan Kesken.
105 reviews5 followers
January 20, 2018
Kitapta kullanılan soru cevap tekniği yüzünden midir, nedir anlamadım ama bazen odaklanma problemi yaşattı bana ancak aktarılan bilginin ehemmiyeti tabi ki kitabı olağanüstü değerli hale getirmeye yeter de artar.
Profile Image for Beyza.
264 reviews18 followers
March 16, 2020
Öncelikle şunu belirteyim, bu, İlber Ortaylı'dan okuduğum ikinci kitaptı. İlki, Gazi Mustafa Kemal Atatürk adlı kitabıydı.

Ortaylı'nın bütüncül tarih anlatımına aşinayım ve bu huyunu seviyorum. Şöyle ki, bir yerde Sultan 1. Murad'ı anlatırken, Yugoslavya'nın lideri Tito ile davranışlarının benzerliğinden bahsedebiliyor, yahut bir yerde Julius Caesar'ın askeri dehasına örnek verip, ardında tekrar Osmanlı'yı anlatmaya devam edebiliyor.

Bunlar benim için ilginç detaylardı ve sıkıcı değillerdi. Akıcıydılar. Ancak bahsi geçen konularda bilgisi olmayan bir kişi için bunlar sıkıcı detaylar gibi gelebilir yahut okuyucu; "şimdi bunun Orta Asya Türkleri ile ne ilgisi var?" diyebilir.

Şayet bu kitaptan sadece Türklerin tarihi yahut kökeni ile ilgili bir şeyleri öğrenmeyi beklerseniz, dediğim gibi yanılabilirsiniz. Salt amacınız bu ise, size bu kitabı önermem.

Kitapta eleştirdiğim tek kısım şuydu: Soru-cevap şeklinde yazılması. Ancak sorular bana alakasız ve konu üzerine pek önem teşkil etmeyecek cinsten geldi. Sorular kronolojik sıra takip etmiyor ve karmakarışık, örneğin bir soruda "İran halısı da ne kıymetli değil mi?" denirken, ardından hemen "ikta vergisi nedir" gibi bir soru soruluyor, oradan Selçuklu veziri Nizâmülmülk'e atlanmış vb. İlber Hoca, cevapları verirken, elbette pek çok detaya giriyor ve konu dallanıp budaklanıyor.

Kitabın içeriğinden uzun uzun bahsetmeyeceğim, merak edenler zaten okuyup öğrenebilir.
Profile Image for ü첹.
438 reviews43 followers
April 8, 2016
Soru cevap biçiminde hazırlanmış; kronolojik olarak düzenlenmiş olan kitapta İlber Ortaylı bilmediklerimizi, yanlış bildiklerimizi, en çok da tarih konusundaki cehaletimizi ortaya koyuyor...

Zaman zaman tekrarlarla konuyu pekiştiren, çok önemli konulardan bahsederken, sohbet havası içinde rahat bir anlatım tutturan bir kitap. İlber hocamız, her bölüm için o alanda çalışan yerli/yabancı araştırıcılara/eserlere atıfta bulunarak, okuru daha ileri okumalara teşvik ediyor.

Kitapta belirtildiği gibi tarih bilgisinin/bilincinin olmadığı, coğrafya ile tarih bilgisinin örtüşmediği, toplumsal kimliğin oluşmadığı/oturmadığı ülkelerde; ulus kimliği, vatan kavramı, coğrafyanın anlamı da benimsenmeyecektir. Bu gün yaşadığımız, tartışmayı dahi başaramadığımız sorunların kökeninde tarih cehâleti, merak - bilgi eksikliği olabilir mi?

ܲԳı...
1 review
September 19, 2019
İlber Ortaylı'nın alanında takdir edilen ve bilgili bir insan olduğundan kimsenin şüphesi yok. Fakat kitabın anlatımı konusunda çok fazla sıkıntı var. Kendi sorduğu sorulardan sapmış, konuyu dağıtmış ve okuyucunun tarih bilgi birikiminin ortalamanın biraz üzerinde olduğunu varsayarak yazmış. Tarihimizi öğrenmek için pek giriş seviyesi bir kitap olduğunu düşünmüyorum. Fakat tabii ki bana çok şey kattığı kesin. Okumaya değer olduğunu düşünüyorum.
Profile Image for Serdar SARI.
52 reviews
June 5, 2020
Söyleşi tadında bir kitap ancak konu bütünlüğü yok. Çok dağınık bir anlatımı var ve çoğu zaman fazla özet geçilmiş. Sürekli konu başlığından kopup kendinizi bambaşka konuların içinde buluyorsunuz ve ana konu hakkında tam bilgi alamıyorsunuz. Kendisini severim, bilgisine güvenirim, televizyon programlarını hiç kaçırmam lakin "Yakın Tarihin Gerçekleri" kitabında da aynı şeyleri hissetmiştim. Bu kitabın bir de ikincisi var ama açıkcası alıp okuyasım gelmedi.
Profile Image for Kaan Demirel.
13 reviews
July 11, 2015
Kitap bir söyleşinin yazıya dökülmüş hali. İlber Hoca'nın bilgi birikimine söyleyecek birşeyim yok lâkin kitap okuyucu sanki iyi bir tarih birikimine sahipmiş gibi yazılmış.Buda sürekli internetten ilgili konuları araştırmayı gerektiriyor.Anlatım biraz daha kolay olabilir kitap 2 ya da 3 cilde çıkarılabilirdi.Yine de emeği geçenlere teşekkürler.Ne mutlu Türküm.
Profile Image for Can.
18 reviews11 followers
April 9, 2019
Söyleşi şeklinde olan tüm kitaplarında olduğu gibi bunda da İlber hoca aynı bilgileri defalarca tekrar ediyor, konuyu dağıtıyor, toparlayamıyor. Söyleşi tarzından mı kaynaklı yoksa editörün sakarlığı mı bilemedim. Kitabın sonuna gelince bir kere daha "İtalyanlar Turchia dermiş o zamanlar" ifadesini görmek istemiyorsunuz zira neredeyse her alt başlıkta söyleniyor.

Profile Image for Gk-Turk.
12 reviews3 followers
October 10, 2015
Anlatımın dağınık olması ve belli bir bilgi birikimi gerektirmesine rağmen hocamızdan her zaman bir şeyler öğrenebilmenin zevkiyle okunabilecek bir eser...
Profile Image for Orhan Özbayrak.
40 reviews1 follower
February 3, 2024
'nın Türklerin uzak tarihinden Osmanoğlu Beyliği'nin kuruluşuna kadar olan dönemi -diğer birçok yayınında olduğu gibi- soru-cevap şeklinde anlattığı bir kitap. Sanıyorum Ortaylı'nın, "herkesin ve özellikle gençlerin ilgisini çekebilecek, tarihi sevdirebilecek ve rahat okumayı sağlayacak bir tekniği deniyorum" sözlerinden kastı bu söyleşi şeklindeki anlatım biçimi olmalı. Böyle bir biçimin 'rahat okumaya' destek verdiği düşüncesine katılmakla birlikte anlatımda kısmi dağınıklığa ve kimi -gereksiz olarak da görülebilecek- tekrarlara yol açtığı da su götürmez bir gerçek. Yazmak ve konuşmak metodolojik olarak birbirinden farklı bilgi aktarım yöntemleridir ve aktarımın gerçekleşen sonucu da birbirinden doğal olarak farklı olur. İkisinin de yeri olduğu kanısındayım; söyleşi tekniği, biraz da teklifsizlik içermesi nedeniyle, yazma eylemi sürecine göre başka bilgilerin -veya en azından bilinmesi gereken 'dedikodu'ların, daha dağınık düşüncelerin- aktarılmasına katkı sağlar. Yazı ise -söz konusu olan bilimsel bir çalışmaysa- bilgilerin, doğru veya yanlış olsun, daha sistematik aktarılmasını ve dolayısıyla anlaşılmasını, anlamanın daha kategoriler bazında yapılabilmesini ve aktarılan bilgilerin birbiriyle ilişkilendirilmelerini ve bunların biçimlerini kolaylaştırır. Bu açıdan bakıldığında Ortaylı'nın bu tür kitaplarının İlber Ortaylı'yla Söyleşiler başlığı altında yayımlanması bence daha isabetli olurdu. Ancak böyle olmadığı için kitabı bir 'yazılı çalışma' gibi ele almak ve bu açıdan bazı eleştirileri dile getirmek gerekiyor.

Ortaylı'nın diğer kitaplarının çoğunun da aynı biçimde olması bize, hocanın gezmeyi, okumayı ve konuşmayı sevdiğini ancak yazmakla pek arasının olmadığını gösteriyor. AÜSBF'den emekli bir aile büyüğüm (adı bana kalsın) yıllar önce "İlber çok tembeldir, yazmamasından belli" demişti; sanıyorum kastı yukarıda açıkladığım durumla ilişkiliydi. Kitaptaki en temel eksik sistematik bir düşünceyle ilerlememesi; bu yüzden de bazı yerlerde çok açık bir biçimde düşünce tekrarları var, çoğunlukla dağınık ilerlediğini söylemek olanaklı. Ancak Ortaylı'nın kendine özgü üslubu her zamanki gibi hoş; dinlettiği gibi kendini okutuyor da. Sanıyorum bunu sağlamasındaki ana etkenler sözcük dağarcığı ve akademik ifade şekillerini -deyim yerindeyse- halk ağzıyla 'harmanlama'sı. Saptama ve benzetmeleri bu açıdan bakıldığında dikkat çekici ve akılda kalıcı oluyor; konuşurken Türkçeyi çok iyi kullandığına kesinlikle katılıyorum. Bütün bunlarla birlikte konuşmanın içerisinde epey bir isme ve kaynağa atıf var, dolayısıyla konuyla ilgili daha derinlemesine okuma yapmak isteyen birisine yol gösterici olduğu da düşünülebilir. Ancak tam da burada bazı sorunların varlığını es geçemeyiz: Atıf yaptığı kaynaklardan bazılarına ilişkin künye bilgileri dipnotlarla verilmişken bazıları hiç verilmemiş, söylenip geçilmiş. Elbette bir söyleşide sürekli bunların bilgisini verecek değilsiniz, ancak bu konuşma bir metin haline gelmişse durum değişir. Keşke her bölümün sonunda atıf yapılan kaynaklara ilişkin bir bibliyografyaya veya 'Okuma Önerileri'ne yer verilseymiş; sorun böylece aşılmış olabilirdi. Umuyorum kitabın yeni baskılarında bu eksiklik dikkate alınır ve tamamlanır. Bir başka sorun ise -konuşmanın anlık bir eylem olmasından ileri gelen- hatalar. Mesela Ortaylı, Orhan Gazi'nin ilk eşi Nilüfer Hatun'un bir Bizans tekfurunun kızı olduğunu söylerken (sf. 288), kitabında aynı kişinin İmparator Kantakuzenos'un kızı olduğunu söylüyor (sf. 217). Benim de başka kaynaklardan okuduğum bilgilerden hatırladığım kadarıyla doğru olan birincisi, çünkü Kantakuzenos'un kızı Orhan Gazi'nin sonraki eşi Teodora olmalı. Bu tür çelişkilere editörün veya editörlerin dikkat etmemiş olması son derece garip. Kitabın biçimsel yapısı ile ilgili eleştireceğim bir diğer nokta ise Ortaylı'nın üslubunun önemli bir parçası olan eski veya başka dilden alınmış sözcüklere ilişkin çoğunlukla açıklama yapılmamış olması. Bu durum, kitabı okurken sürekli sözlüğe bakmak zorunluluğunu beraberinde getiriyor. Elbette bir şeyi okurken sözlüğe bakmaktan daha doğal bir şey olamaz, ama bunun sayısı her sayfada üçe çıkınca okuma keyfi biraz olsun ortadan kalkıyor. Bu tür sözcükler için kitabın sonunda mutlaka bir 'Sözlükçe' olmalı veya dipnotlarla açıklama yapılmalıydı. [Bununla birlikte Ortaylı'nın kullandığı bazı eski sözcüklerin çevriyazısının TDK veya Kubbealtı'na göre farklılık gösterdiği ve bunun da ayrıca kendi içinde bir sorun yarattığını eklemek gerekir. 'Sözlükçe' belki de en çok bu tür durumlar için yararlı olabilirdi].

Özetlemek gerekirse, konuya merak duyanlar için, hocanın üslubu bakımından ilgi çekici bir giriş kitabı olarak değerlendirilebilir. Atıf yaptığı yeni veya eski kaynakların birçoğu sıradan okurun kulağına bilmediği isimleri ve yayınları çaldığından merak uyandırıcı bir tarafı da var. Ama diğer yorumlarda sıklıkla belirtildiği gibi konunun dağınık ele alınışı okuduktan sonra "Şimdi aklımda ne kaldı?" sorusuna dolu dolu yanıt verebilmeyi engelliyor; hele ki bazı soruların yanıtlarında sorunun epey dışına çıkılmış gibi göründüğünü düşünürsek...
Profile Image for Çınar Civan.
11 reviews
April 1, 2025
Kitabı tenkit etmeye geçmeden önce bir konuya açıklık getirmek istiyorum: İlber Ortaylı'nın alan bilgisine, yorumlamalarına ve kültürel donanımına söyleyecek çok bir sözüm yok. Burada değineceklerim, İlber Ortaylı'nın akademik, alan çalışmalarından bağımsızdır. Daha ziyade anlatım yöntemi ve ilgili kitabın okuyucuya yansıması ile ilgilidir.

Kitap, başlığını kesinlikle iyi bir şekilde yansıtmıyor. Ben iyi planlı bir akış, karşılıklı fikirleri ve tarih alanında yapılmış çalışmaların bir nevi "popülerleştirilmesini" görmeyi beklemiştim. Fakat kitap soru-cevap mantığında ilerliyor ve bu soruların genellikle birbiri ile çok bir bağlantısı bulunmuyor. Bu sebeple de kitabı takip etmek fazlasıyla zor ve doğrusu sıkıcı bir hâl alıyor. Ayrıca soruların cevapları da belirli bir akış ve anlatım yöntemini takip etmiyor. Bütün okuma sürecim boyunca sanki bir alan kitabı okuyormuş gibi değil, Türklerin tarihi üzerine yapılmış bir mülakat/röportaj videosunun transkriptini okuyormuş gibi hissettim.

Genel olarak İlber Ortaylı'nın çok başarılı bir anlatıcı olduğunu düşünmüyorum. Alan derinliği ve tarih yorumlama kabiliyeti hayran olunası ama konuları aktarışı konusunda aynı şeyleri söyleyemeyeceğim. Bu durum kitaba da yansımış. Konular arasında bağlantılar zayıf, konudan konuya atlama durumu var, nereden konuya dahil olduğunu bile anlamadığım isimlere göndermeler var (Bu, benim konu hakkındaki cehaletimin sonucu da olabilir.). Daha kötüsü, sanki okur konu hakkında bilgi sahibiymiş ve okurla sohbet ediliyormuş gibi bir hava var. Misal, kitaptaki sorular çok temel ama cevaplarında çok teknik yaklaşımlar var. Bir tarihiçinin akademik bir çalışmasına atıfta bulunuluyor ama çalışmanın tam olarak ne olduğu açıklanmıyor. "Şu kişi, şu kitapta çok iyi anlatmıştı." deniliyor ve konu kapatılıyor.

Buna rağmen hiç okunmayacak, çok kötü bir kitap değildi. En azından bir başvuru kaynağı olarak kullanılabilir. Fakat Türklerin tarihine ilk defa girişecek ve temelden giriş yapmak isteyen birisine kesinlikle bu kitabı önermem. Öyle ki konuyu araştırmaktan bile soğuyabilirsiniz zira muhtemelen kitabı takip edemeyeceksiniz. Türklerin tarihine belirli bir düzeyde hâkim biriyseniz elbette okuyabilirsiniz ama muhtemelen bu kaynak dışında, daha iyi bir planla yazılmış, daha akademik kaynaklar da vardır. Direkt o kaynaklardan faydalanabilirsiniz.
44 reviews23 followers
April 29, 2018
Aaaah, ah. Kitap-ve eminim bu mini serinin bütünü- hakkında bir fikir vermesi adına son sayfayı anlatayım:

(Konu Osmanlı'nın kuruluş dönemi konuşulurken bir şekilde Âhi Teşkilâtı ve Şeyh Edebâli'ye gelniştir)

Peki Şeyh Edebâli'nin Ahi Teşkilâtı içinde yeri nedir?
-Bunu cevaplamak zor vs.
-Osman Gâzi'nin meşhur rüyasından ve bunun Edebâli tarafından yorumlanması hadisesinden bahseder(Çınar ağacı, imparatorluk kehâneti)
-Osmanlı Bankası'nın simgesi ve adının buradan gelişi, yakın tarihimizdeki olaylar nedeniyle adının lekelenmesi, yazık olması ve kapanış.
:(


Gene bir 4 sayfaya yakın bir not çıkardım, arada çok şahane bilgi parçaları ve hocanın eşsiz yorumuyla onlara bakışınızı değiştirecek tarihi olaylara ait tespitler var yine, ve kendi adıma ikinci kitabı okumamak gibi bir düşünce söz konusu olamaz; fakat başlamayan ve bu satırları okuyan varsa yukarıdaki kendi yorumum ve benzeri değerlendirmeleri göz önüne almalı. Sistematik, akıcı bir çalışma değil kesinlikle; öyle bir iddiası da yok zaten hocanın kendisinin. Burada, hocayı bu söyleşiyi(?) kitaplaştırmaya-dahası bunu 2 kitaba yaymaya- teşvik ve iknâ eden, üstüne de adını Türklerin Tarihi-breh!- koyan zât veya zevat ile yayınevine sitem etmek daha yerinde olabilir.
Profile Image for Altuğ Orgun.
6 reviews12 followers
January 17, 2023
Teke Tek İlber Ortaylı derlemesi gibi bir kitap. Hocanın programlarına alışkınsanız, kitabı okurken de tonlaması falan zihninizin içinde yankılanıyor. Direkt Ortaylı'nın konuşmalarını yazıya geçirmiş de olabilirler, bayağı soru-cevap hatta söyleşi havasında. Konular çok dağınık, derleme özensiz, sık sık aynı cümleleri farklı bölümlerde tekrar görüyoruz. Türklerin Tarihi kisvesi altında sürekli konudan konuya atlanıyor. Bildiğimiz İlber Ortaylı işte, bi orda bi burda. Bilgi birikimine diyecek söz yok ama 250 sayfada verilen bilgi olarak düşününce çok yetersiz ve giriş seviyesi kalıyor. başlıkla alakasız konulardan bahsetmek yerine, daha bahsedilecek epey konu eksik kalmış kitapta; bu eksikler kapatılabilirdi. Şu kitabı 2 saatlik programda anlatırdı. Gerçi yavaş konuşuyor, 4 saatte anlatır biz hızı 2x yapar 2 saatte dinlerdik.

ŷ artık buçuklu oy verdir insaf be olm insaf be...
2.5/5
Profile Image for babaokur.
44 reviews
October 23, 2021
📍#İlberOrtaylı'nın iki kitaptan oluşan, konferanslarda kendisine sorulan sorulara verdiği cevaplardan oluşuyor.
📍Röportaj şeklinde olması okuma kolaylığı sağlasa da, az da olsa bir tarih bilginiz varsa tatmin olacağınızı sanmam.
📍İslâm öncesi Türkler'den hiç bahsedilmiyor.
📍 Hocanın #BirÖmürNasılYaşanır kitabından sonra bu kitap bende hayal kırıklığı yarattı.
📍Kronolojik ilerliyor ancak eşzamanlamayı sizin yapmanız gerekiyor, yoksa birçok açıklama havada kalıyor. Muhtemelen birçok cevap, asgarî tarih bilgisine sahip izleyicikerin önünde verilmiş. Hoca Sasanîler'i anlatıyor. Ama aynı zamanlarda Hz. Ömer'in halîfe olduğunu sizin biliyor olmanız gerekiyor.
📍 Serînin ikinci kitabını, Osmanlı Tarihi'ne özel ilgim olması nedeniyle okumaya devam edeceğim.
Profile Image for Emre Değirmenci.
5 reviews
August 4, 2024
İlber Ortaylı, kitapta ilk Türk devletlerinden, Osmanlı'nın kuruluşuna kadar giden süreci soru-cevap şeklinde anlatmış. Türklerin ve Türk Devletlerinin yaşam tarzı, dini ve askeri yapısı, alfabeleri, toplumsal hayat başta olmak üzere birçok durumdan da bahsedilmiş. Sorulara verilen cevaplarda derinlemesine inilmesi gereken birçok konu da mevcut, bu durum okuyucunun bazı noktalarda konuyu anlamasını zorlaştırıyor. Genel olarak Türk Tarihini ve Türklerin tarih sahnesindeki önemini anlama konusunda önemli bir eser. Kitapta ayrıca tarihimiz hakkındaki birçok bilgiyi başka devletlerin tarihi kaynaklarından, arşivlerinden öğrendiğimize de değiniliyor. Bu da tarih yazıcılığımızın ne derece geride kaldığını gösteriyor.
Displaying 1 - 30 of 94 reviews

Can't find what you're looking for?

Get help and learn more about the design.