Fritz Haarmann, einer der brutalsten Serienmörder Europas, arbeitete als Spitzel für die hannoversche Polizei. Nacht für Nacht durchstreifte er die Wartesäle des Bahnhofs auf der Suche nach jungen, allein reisenden Männern. Mit Hilfe seines Polizeiausweises konnte er das Vertrauen seiner Opfer erlangen. Er führte sie in seine Wohnung, vergewaltigte sie und biß ihnen im Sexualrausch die Kehle durch. Obgleich es über Jahre immer wieder Anzeigen gegen Fritz Haarmann gegeben hat, konnte er ungehindert sein mörderisches Treiben fortsetzen, gedeckt von der Polizei und umkreist von skrupellosen Schmarotzern, die aus Haarmanns Treiben ihren Vorteil gezogen haben. Eine unheimliche Geschichte in düster-beklemmenden Bildern.
İki olmadı üç günde okurum derken iki saatte biten kitap... Hem olayın gerçekliği hem de böylesi güzel çizilerek, akıcı anlatımı insanı irkiltiyor. Korkunç olaylar silsilesi ve yüzümüze çarpan Birinci Dünya Savaşı sonrası (ki İkinci Dünya Savaşı sonrası da benzeri durum yaşanacak) Almanya'sında insanlık dramları. Kaybolanlar, kaybedenler, etin ve kemik suyuna çorbanın peşinde sorgulamayan, yargılayamayan insanlar, zihniyetler. Enteresan. Tavsiye ediyorum...
1920'li yıllarda Hannover Kasabı olarak "ünlenen" Fritz Haarmann'ın hayatının son dönemine odaklanan bu karanlık kitapta, gerek eylemler gerekse eylemsizlikle insanın gerçekleştirebileceği korkunçluklara yönelik nispeten başarılı bir anlatım mevcut. Bence, daha yaratıcı çizimlerle daha etkili bir ürün ortaya çıkabilirmiş.
First off, I have a little fixation with the case Haarmann, basically every aspect of it, from how the police let hints slide, the media coverage, to the treatment he got and how we don‘t know how involved Hans Grans actually was. So maybe I’m a little biased but I was bound to love this graphic novel. It’s meant to be serious and dark and it is but it sometimes made me laugh as well and that‘s what‘s so great about it.
Flaneur özellikle bu iki kasabı seçmiş sanırım. Ardı ardına okununca şok etkisi daha bir keskin oluyor. Bu yaratığımız haarmann adında bir katil, kasap, ruh hastası, manyak, psikopat ne derseniz artık öyle bir şey. Böylesi insan görünümlü canavarların yaşamış olduğunu bilmek ve en acısı, bu yaratıklara kolluk kuvvetlerinin göz yumması gerçekten inanılmaz bir dehşete sürüklüyor insanı.
Eine tolles Buch mit wunderbaren Zeichnungen und hervorragenden Texten. Hier stimmt alles - die (vorgegebene) Story, der Diktus+Dialekt, der Bleistiftstrich. Ich danke meiner Gruppe "Literary Exploration" ohne die ich nie eine Graphic Novel gelesen hätte.
Çıktığından beri elim bir türlü gitmiyordu. Geçen bir çizgi roman etkinliğinde alışveriş olsun diye attım torbaya.
Gerçek olaylar üzerine kurgulanmış bir çizgi roman uyarlaması. Hannover Kasabı’nın cinayetlerine ve hayatının o dönemine değiniyor.
Kara kalem çizimler oldukça başarılı. Büyük harp sonrası kaos ve garibanlığın kol gezdiği bir Almanya görüyoruz. Garibanların, ceplerinde metelik olmayanların ülkesi� Belli ki her şeyin karaborsaya düştüğü, en basit temel gıdanın, kıyafetin ulaşılamaz olduğu, ünvanların, resmi görevlilerin yozlaştığı bir Almanya.
Böyle bir ortamda her türlü sapkınlığı, akıl hastalığını, eşcinselliği, pedofiliyi ve cinayeti bagajında barındıran Haarmann’� izliyoruz. Fakat bu noktada ne işin polisiyesi etkileyici geliyor bana ne cürümlerin şiddeti ürpertici (adamın suçları iğrenç, korkunç fakat bir eser olarak o hissin aktarım derecesi anlamında bu ifade).
Yalnızların, gariplerin nasıl istismar edildiğini ve şahsi küçük menfaatlerinin devamı veya ortaya çıkmasından korktukları (Haarmann’ın sonrasından yediği haltlara kıyasla) minicik defektlerini gizlemeye çalışan resmi görevlilerin umursamazlıklarının nelere mal olduğunu görüyoruz.
Bu noktada daha çok katilin psikolojisi, motivasyonu, patolojisine dair anlatılar okumak isterdim. Belki tarih çok eski olduğu için ve hem psikoloji hem adli tıp hem de profilleme gibi kavramlar yeni olduğu için böyle bir beklentiyi karşılamıyor. Ağır sapkın bir katilin öyle çok ustaca da olmayan bazı cinayetlerini ve yakalanışını okuyoruz. Kitaba adını vermesine rağmen Haarmann dahil herhangi bir karakter derinleşemiyor.
Finalde eklenen belgesel, değerlendirme bölümünü de beğendim. Fakat çizimleri iyi olmakla birlikte herhangi bir yönle sivrilemeyen bir kitap oldu benim için. Polisiye zeka veya sosyolojik, psikolojik tahliller doyuma ulaşmadı. Çok karanlık bir tema, dönem ve karakter ele almasına rağmen tüylerimi ürpertmedi. Ortalama bir okuma oldu. Özetle tema belli. Özel ilgisi olmayan biri okumazsa kaybı olmaz kanaatindeyim. Elimin neden gitmediğini de anlamış bulunuyorum.
Terzo esperimento con Isabel Kreitz ed è quello che è più riuscito. Avevo letto sia , sia ed entrambi avevano preso una stellina da me. Non tanto per i disegni, per carità , quanto per il modo in cui quelle storie venivano raccontate.
Qua, probabilmente, la Kreitz ha trovato uno sceneggiatore alla sua altezza e la lettura è andata decisamente meglio.
Storia lineare. Pochi personaggi, tutto sommato. Quindi, anche se la Kreitz ha la tendenza a disegnare sempre le stesse facce, si riescono sempre a distinguere i personaggi.
Hannover Kasabı Haarmann, gerçek bir seri katil hikayesi, katilin yakalanmaya yakın zamanlarına odaklanıyor. Haarmann, Birinci Dünya Savaşı sonrası bitik haldeki Almanya’nın Hannover şehrinin yoksulluğunu ve sefilliğini kullanmış, muhbir olmasından dolayı kendisine verilen polis kimliği sayesinde insanları kolayca kandırıp evine götürmüş. Etrafındaki çoğu insanın gariplik sezdiği Haarmann dönemin kokuşmuş bürokrasisi sayesinde paçayı kurtarmış ve öldürmeye devam etmiş. Elliden fazla cinayetten sorumlu tutulan, bunların yarısından çoğu ispatlanan Haarmann, katlettiği insanların etlerini karaborsada satmış. Yakalandıktan bir sene sonra idam edilerek hayatına son verilmiş bir cani. Çok güzel çizimlere sahip, döneminin ufak mimari ayrıntıları dahi gözden kaçmamış. Siyah beyaz, kara kalem bir çizgi roman. Belgesel gerçeklik kabul edeceğimiz eser, otoriteye yakınlığı sayesinde uzun süre işlerine devam eden Haarmann’ın arkasında ki suçluyu gösteriyor. Kitabın sonunda gerçek fotoğraflar eşliğinde olay bizlere anlatılmış.
This entire review has been hidden because of spoilers.
Weird this graphic novel has not a 4+ rating. There's probably more you could pack into it and the end is a bit quick. The interrogation would be good to have illustrated to add to the brutality and remoteness, the alienation of Haarman from any acts he committed. There was a book ( /book/show/4...) and a German movie (Der Totmacher, ) which first introduced me to this gruesome, tragic atrocities of Haarman. The black and white fits to the story and the harsh time it happened. Also liked the use of dialect and some of Haarmans apparently odd use of German language. New to me, or maybe I just forgot so much of the book I've read 3 decades ago, the bad investigation and cover-up of police and judicial authorities. Thoughts go out to all the young women and men trapped by this lost, deeply disturbed man, and all their relatives. What a waste.
8: ¡Cuidado! ¡Psycho killer suelto! El trabajo de Peer Meter y Isabel Kreitz en El carnicero de Hannover logra trasladarnos un perturbador relato sobre los monstruos y las sociedades capaces de albergarlos y alimentarlos. La historia, basada en hecho reales, aporta además una ambientación muy cuidada, con un dibujo capaz de hacernos sentir reales sus paseos por las sombrÃas calles de Hannover del pasado siglo.
La storia raccontata è interessante e soprattutto stupisce per la cecità della polizia e dei vicini di Haarmann: occhi chiusi su gli innumerevoli indizi che collegavano la scomparsa di numerosi giovani ad Hannover a Haarmann, per convenienze varie o impossibilità di immaginarsi qualcosa di così grottesco. Poteva forse giovare un maggiore scavo psicologico del personaggio, un maggiore riverbero emotivo (indizio contestuale delle sue azioni); mentre molto efficace è il costante ritornello della vendita della carne (che arriva quasi a nauseare chi legge) e dei vestiti. Il vero neo, tuttavia, sono i disegni, non tanto per lo stile molto scuro, che può piacere o non piacere, ma ben si adatta alla narrazione, quanto per l’imperizia nella resa di alcuni dettagli e soprattutto dei volti.
tamamı kara kalem çizimlerden oluşan bu grafik romanda hannover kasabı ya da hannover vampiri olarak bilinen fritz haarmann’ın hikayesi anlatılıyor. o zamana kadar avrupa suç tarihinde eşi benzeri görülmemiş kabul edilen bu davanın arka planında dönemin yıkıcı toplumsal koşulları ve dejenere olmuş polis departmanı da kitapta işlenmiş. ayrıca kitabın sonunda fritz haarmann’ın geçmişi ve davasıyla ilgili bilgiler ile fotoğraflar yer almakta.
Sanatçının içiçe geçmiş, detaylı ve siyah beyaz çizimleri dönemi ustaca yansıtıyor. Kitabın konusunu yaşanmış bir olaydan alması ile çizgilerin gerçekçiliği çok iyi örtüşüyor. Flaneur yayınlarına eseri dilimize kazandırdığı için çok teşekkür ederim.
Me ha gustado bastante, me faltaba algo más en la resolución pero al ser basado en hechos reales imagino que eso les ha condicionado en ese aspecto. Muy fácil y rápido de leer, muy interesante.
Ich kann keine objektive Bewertung zu dieser Graphic Novel geben, sondern nur eine subjektive. Ich musste „Haarmann� für ein Seminar an der Uni lesen und ich finde es immer noch - ich weiß nicht mal, mit welchem Adjektiv ich meine Empfindungen am Besten beschreiben soll - widerlich. Ob es daran liegt, dass ich eine gute Leserin bin, weiß nicht, aber die Handlung war direkt deutlich - was es mit den Fliegen und dem merkwürdigen Geruch aus Haarmanns Wohnung, den Knochen im Fluss und den verschwindenden jungen Männern auf sich hat. Meters „Gift� hat mir deutlich besser gefallen.
Die Illustrationen fand ich besser als die von Gift, aber die Atmosphäre ist viel besser geschafft in Gift als hier. Das Ende war zu schwach für mich. Trotzdem eine empfehlenswerte Lektüre.
La historia de Haarman es terrible pero lo más alucinante de este tebeo son los dibujos de Isabel Kreitz. Dibujados con lápices de carboncillo recrean perfectamente el ambiente social, las calles, las texturas de la Alemania de principios del siglo XX. Son dibujos elegantes, minuciosos, parecen casi grabados pero consiguen transmitir toda la sordidez y el horror de la historia.
Diese Graphic Novel basiert auf einer sorgfältig recherchierten Geschichte über den wohl bekanntesten Serienmörder Deutschlands, Fritz Haarmann. Haarmann ist ein Albtraum aus den dunkelsten Tiefen der menschlichen Psyche. Er ist ein Serienmörder, der sich darauf spezialisiert hat, junge, obdachlose Jungen zu entführen, zu missbrauchen und zu töten, die er am Hauptbahnhof auflauert. Dies hat tragische Auswirkungen auf die Gemeinschaft: Kleidung wird verkauft, und das Fleisch seiner Opfer findet den Weg auf die Teller vieler Nachbarn - und das zu einem guten Preis.
Der Comic Haarmann von Peer Meter ist ein wahres Meisterwerk, das tief in die Abgründe der menschlichen Natur eintaucht. Die fesselnde Erzählung, gepaart mit beeindruckenden Schwarz-Weiß-Zeichnungen, verstärkt die beklemmende Atmosphäre der Geschichte.
Peer Meter hat mit Haarmann einen außergewöhnlichen Comic geschaffen, den ich uneingeschränkt empfehlen kann. Von mir gibt es eine glatte 10/10.