ŷ

Jump to ratings and reviews
Rate this book

Bäume: Betrachtungen und Gedichte

Rate this book
Bäume sind für Hesse Sinnbilder, die sich mit Erinnerungen verbinden, Symbole der Vergänglichkeit und Wiedergeburt, aber auch »alles Wachstums, alles triebhaften, naturhaften Lebens, aller Sorglosigkeit und geilen Fruchtbarkeit«. Sie sind für ihn Spiegel der Jahreszeiten, der Landschaften und Umweltbedingungen ihres Standorts.

141 pages, Paperback

First published January 1, 1984

85 people are currently reading
1,932 people want to read

About the author

Hermann Hesse

2,085books18.5kfollowers
Many works, including Siddhartha (1922) and Steppenwolf (1927), of German-born Swiss writer Hermann Hesse concern the struggle of the individual to find wholeness and meaning in life; he won the Nobel Prize for literature in 1946.

Other best-known works of this poet, novelist, and painter include The Glass Bead Game , which, also known as Magister Ludi, explore a search of an individual for spirituality outside society.

In his time, Hesse was a popular and influential author in the German-speaking world; worldwide fame only came later. Young Germans desiring a different and more "natural" way of life at the time of great economic and technological progress in the country, received enthusiastically Peter Camenzind , first great novel of Hesse.

Throughout Germany, people named many schools. In 1964, people founded the Calwer Hermann-Hesse-Preis, awarded biennially, alternately to a German-language literary journal or to the translator of work of Hesse to a foreign language. The city of Karlsruhe, Germany, also associates a Hermann Hesse prize.

Ratings & Reviews

What do you think?
Rate this book

Friends & Following

Create a free account to discover what your friends think of this book!

Community Reviews

5 stars
529 (31%)
4 stars
617 (37%)
3 stars
425 (25%)
2 stars
72 (4%)
1 star
17 (1%)
Displaying 1 - 30 of 163 reviews
Profile Image for Kaplumbağa Felsefecisi.
467 reviews78 followers
July 18, 2019
Ağaçlar kitabı kendimi bibliyoterapiyle teskin etmeye çalıştığım bir dönemimde karşıma çıkan ve "Hermann Hesse iyi ki var" dediğim ve minnetle okuduğum bir kitap oldu.

Bu kitaptaki metinler Hesse’in tüm eserlerinin bulunduğu 20 ciltlik baskıdan derlenmiş. Okurken bir yerlere kestane ağacı dikmek, ıhlamur gölgesinde soluklanmak veya bir meşe ağacı bulup bir kez daha dönüp bakmak istiyorsunuz... Çoğunlukla bulamıyorsunuz tabii ki o ayrı; ama o duyguyu tekrar tekrar da olsa bir an evvel deneyimlemeyi istiyorsunuz. Bu çerçevede şiir ve denemelere yer verilen kitabın kıymetli ve yeşil ağaç illüstrasyonlarıyla da renklenmesi oldukça keyifli olmuş. Kolektif Kitap iç kapakta sayfa düzenini yapan kişinin adını yazmış (Semih Büyükkurt) ama illüstrasyonların sahibi hakkında bir bilgi paylaşmamış, bu cidden büyük eksiklikti bence�

Birinci Dünya Savaşı'nda Alman militarizmini protesto etmek için İsviçre'ye yerleşen, İkinci Dünya Savaşı'nda hem Nazilerin hem de antifaşistlerin ağır eleştirilerine maruz kalan Hesse, bu derleme kitabındaki metinlerde de hissedildiği türde ağaçları otobiyografik öğelerle anlatmakta. Hayatının büyük bir bölümünü geçirdiğin bir yerden ayrıldığında insan yeni yere alışmak için önce eşyalara, sonra mümkünse doğaya anlamlar yüklüyor. Beni de bu bibliyoterapiye iten şeylerden birinin bu bağlılıklar olması, kitabın tesirini oldukça arttırdı diyebilirim. Bağlılık ile bağımlılığın arasında kalın kalın çizgiler var bir yerde. .. Bağlı olmayı istemek sizin hayatla kurduğunuz o görünmez ipleri temsil ediyor. Birini sevmek de, hayatımdaki birlikte yaşamayı tercih ettiğim kitaplarım ve eşyalarım da ında bu bağlara işaret ediyor.

Hermann Hesse bir yerde hep aynı yere tatile gidenlerin ında iyi insan olduğunu ama bir gezgin olmadığından söz etmiş. Amaç bir gezgin gibi sürekli yeni yerler keşfetmek de olabilirdi bunu da anlıyorum; ama ında sonuç vedalaşamamak� Vedalaşamadığın için yüklediğin anlamlar ve aldığın haz “gidiyorum ama yine geleceğim� tadı bu hazzı katlamakla, yeniden yaşanabilir kılmakla ilgili değil midir? Hep aynı yere tatile giden biri olarak da bu tür bir seremoninin parçası olduğumu kabul etmiş oldum kitapla� “Duyusal bir şey değil derinden hissediyorum doğa ile aklın etrafımda ve içimdeki sınırını.�

“…Dönerim yine usulca alıştığım şeylere
Duyarım uyuyana kadar gençlik şarkımın çınladığını�
(Rüzgarlı gece şiirinden)
Profile Image for merixien.
659 reviews581 followers
August 3, 2020
“Bırak konuşsun içindeki Tanrı, o zaman susacaklar. Yolun seni anandan ve yurdundan uzaklaştırdığı için endişelisin. Ama attığın her adım, her yeni gün seni anana yaklaştırır. Orası ya da şurası değildir yurdun. Yurt ya içindedir ya da hiçbir yerde.�

Yazarın savaş sonrasında yerleştiği İsviçre’de yalnızlaştığı, kendi içine kapanıp doğayla özdeşleştiği dönemine ait yazılarından, şiirlerinden oluşan bir kitap. Hayatın dinginleşip; köksüzleşme ile uzağa kök salma geçişlerinde, huzurlu bir yaşamın başlangıcı evresinde ağaçlara adeta insani kişilikler kazandırdığını görüyorsunuz. Normalde şiirden çok da hoşlanmayan benim için dahi oldukça güzel bir okuma oldu. Tavsiye ederim.
Profile Image for Elcin.
120 reviews10 followers
September 17, 2023
Nasıl keyifli bir okumaydı. Botanik bahçesinde geçirdiğim vakitleri hatırlattı bana. Latince sistematik derslerinde Cercis siliquastrum (Erguvan) ve Wisteria sinensis'i (Mor salkım) uzun bir süre karıştırmıştım, okuyunca gülümsedim yeniden, unutmamışım :)

Kitabı elinize alın ve bu sessiz ormanın içinde gezintiye çıkın. Dinlediğiniz, ormanın sesine karışan kendi sesiniz olacak.

...bir şey bilmek istemiyorum, ben fani olmak, çocuk olmak, çiçek olmak istiyorum.
Profile Image for Frank Hidalgo-Gato Durán.
Author9 books232 followers
April 18, 2021
Un libro Mágico, repleto de poesía y longevidad.
“Los árboles me han dado siempre los sermones más profundos. Los respeto cuando viven en poblaciones o en familias,en bosques o en arboledas. Pero aún los respeto más cuando viven apartados. Son como individuos solitarios. No como ermitaños que se hubieran recluidos a causa de una debilidad, sino como seres grandes y aislados, como Beethoven o Nietzsche. En sus ramas más alta susurra el mundo y sus raíces descansan en lo infinito; pero no se abandonan ahí, luchan con toda su fuerza vital por una única cosa: cumplir con ellos mismos según sus propias leyes, desarrollando su propia forma, representándose a sí mismos�. H.Hesse.
Profile Image for emre.
384 reviews299 followers
Read
October 23, 2020
Bazı kitapları okumayı, bana iyi geleceklerini bildiğim için, ihtiyaç duyduğum bir vakte erteliyorum. Ağaçlar da böylesi kitaplardan biriydi, neredeyse bir yıl önce, mektup arkadaşım hediye etmiş, girişine "içinizi ferahlatması dileğiyle" diye bir not düşmüştü. Hayata dair arzularıma, yetersizliklerime ve hırslarıma kapılıp gittiğimi hissettiğim bir dönemden geçerken, durup soluklanmak, kim olmak istediğimi, hayatın neresinden tutunmak istediğimi yeniden düşünmek için başladım. İyi geleceğini biliyordum, yeşil, ferah bir avludan geçer gibi bitirdim kitabı. İyi ki ertelemişim bugüne dek. :)

“Ne oyun oynayan çocukların hesapsız mutluluğu, ne geçip giden gezginlerin aldırışsızlığı, ne sevgililerin vurdumduymaz esrikliği, ne de çiçek devşiren kadınların toplama hevesi bahşedilmiş bana. Bana bahşedilen, hayatın içimde duyduğum sesini takip etmek; anlamını ve amacını tam olarak bilemesem de, beni neşeli yollardan alıp giderek daha karanlık, daha belirsiz yollara götürse de, bu sesi takip etmek.� (s. 56)
Profile Image for Özgür Atmaca.
Author2 books87 followers
October 14, 2020
Su gibi akıyor her betim.
Herman doğayı tümüyle nefes gibi içine çekmiş ve bir ağacın köklerine tutunur gibi tutunup göğe doğru şiir okur gibi anlatmış, anlatmış.
Profile Image for Rygard Battlehammer.
187 reviews79 followers
January 17, 2024
Hesse bir süredir merak ettiğim, ancak enerjili mistikli tayfa kendisine pek bayıldığından, temkinli yaklaştığım, okumayı hep sona atığım bir yazardı. Bozkırkurdu’na girişmeden önce su sıcak mı diye bir test etmek, kısa bir kitap olan Ağaçlar ile üslubuna tanık olmak istedim. En baştan söyleyeyim, okuduğuma pişman da olmadım.

Ufacık bir kitap Ağaçlar. Hesse’nin çalı çırpı hakkında (hehe) yazdığı yirmi şiir ve on sekiz denemesinden oluşuyor. Seçkiyi, Volker Michels (Suhrkamp Verlag) hazırlamış ve konuya sevecen bir ilgiyle yaklaşmış. Michels, Hesse’nin tüm eserlerini, yaklaşık on beş bin sayfa ve yirmi ciltlik bir edisyon halinde basmış, edebiyat dünyasında da Hesse’nin eserleri konusunda otorite olarak tanınmış bir editör. Nobel ödüllü yazarın mülklerini ve eserlerinin haklarını da bugün hala kontrol ediyor.

Şiir benim pek anladığım ve sevdiğim bir ifade biçimi değil. Sadece ses estetiği ve ölçüye dayanan metinler hızlıca canımı sıkıyor, ancak bmüziğin içindeyken ilgimi çekiyor. Haliyle kitabın içerdiği şiirlerle ilgili teknik yorum yapabilecek durumda pek değilim. Ancak hem şiirlerde hem de diğer metinlerde, yazarın kimi zaman içindeki buhranı iyileştirmek, kimi zaman ruhunu ferahlatmak, kimi zaman coşkusunu ifade etmek adına doğaya döndüğü, tabiatı gözlemlediği ve bunu, samimiyetle edebiyata aktardığı anlaşılıyor. Bazen ormana, ağaçlara insani özellikler atıyor ve onları kendisiyle kıyıyor, bazen de kendini ağaçlarla özdeşleştiriyor ve ağaçlara haiz özellikleri özlemle talep ediyor.

Aslında sakin bir kır patikasında, ağaçların arasında yapılan bir yürüyüş gibi kitap. Aheste havayla yazara eşlik ediyor, ağaçlar hakkında hoş bir gevezeliğin tarafı oluyoruz. Hatta amacının tam da böyle bir şey olduğunu şu sözlerinden anlıyoruz;
Bir şey anlatmayı mı vaat ettim ben? Hayır, böyle bir vaatte bulunmadım, bir şey anlatmak istediğim yok zaten. Bir nişan töreni ya da bir bacağın nasıl kırıldığı Աılabilir. Oysa benim tek istediğim o yaz gecelerinin şarkısını bir kez daha duymak.


Hesse, parktaki kocaman söğütlerin yalnızlığı ve yaşlılığından, esintiyle hareket eden ağaçların insansı çağrışımlarından, insanların düzenli ekim yaptığı alanların yanı başında, tüm kaotikliği ile çevreye yaşam saçan ağaçlardan, çocukluğunda görmeye alıştığı ve kestane ağaçlarının yokluğunun ne kadar can sıkıcı olduğundan bahsediyor. Bahçesindeki ağaçları Աışını okumak, şeftali ağacını ardından yas tuttuğunu görmek, bir fırtınanın ertesi sabahında ağaçları kontrol edişinin etkilerine tanık olmak, ağaçlarla deneyimleri üzerine farklı duygularına tanıklık etmek eğlenceli.

Üslubu genellikle tatlı, zaman zaman hafifçe kırgınlık içerebiliyor. Ancak bu bir seçki olduğundan, yazarın kendi tasarımıyla değil Volker Michels’in tematik tercihleriyle oluştuğundan, kitap, bütünlüklü bir psikolojik portre ortaya koymuyor. Kimi zaman çok coşkulu ve çocuksu da olabiliyor Hesse’nin dili. Örneğin erguvan ağacının süs bitkisi olarak sınıflandırıldığını öğrendiği zaman çocuk gibi küsüp sitem etmesi çok sevimli.
Erguvan ağacı� hakkında bilgi edinmek için sözlüğe başvurduğunuzda doğru dürüst bir şey öğrenemezsiniz elbette. Yahuda ve Mesih’le ilgili tek kelime yoktur! Ama bu ağacın baklagillerden olduğu, Cercis Siliquastrum diye de nitelendiği, yurdunun Güney Avrupa olduğu ve sağda solda süs bitkisi olarak da görüldüğü yazar. Bu arada, ona “sahte keçiboynuzu� da deniyormuş. Gerçek Yahuda ile sahte keçiboynuzunun" nasıl karıştırıldığını Tanrı bilir! Ama “süs bitkisi� kelimesi hiç güleceğim yokken güldürmüştü beni! Süs bitkisiymiş! Bir ağaçtı o, dev bir ağaç, gövdesi öyle kalındı ki, en semiz günlerimde bile boy ölçüşemezdim onunla, ta aşağıdaki bahçeden neredeyse balkoncuğuma kadar uzanan tepesi muhteşemdi, gerçek bir gemi direğiydi o! Geçenlerde fırtınada kırılıp eski bir deniz feneri gibi yıkılırken bu süs bitkisinin altında duruyor olmak istemezdim doğrusu...


Seçkideki “Tezatlar� adlı yazı özellikle dikkat çekici. Pencerenin önündeki kocaman bir manolya ile balkonundaki saksıda duran bir cüce ağaçtan bahsederek giriyor konuya. Biri alabildiğine yayılan, açlıkla büyüyen, diğeri pek ekonomik kalan iki bitkiyi uzun uzun Աıyor, biyolojik gelişimlerindeki tezattan, ardından kendi hayatındaki zıtlıklardan, yakın zamanda aldığı mektuplardan bahsediyor. Sonunda konuyu hayattaki iyimserler ve kötümserlere, oradan da yirminci yüzyılın en popüler konusuna getiriyor Hesse.
Ben iyimserleri daha tehlikeli bulurum, zira o aşırı memnuniyeti, o gevrek gülüşleri ne zaman görsem, 1914 yılını, halkların o dönemde güya sağlıklı bir iyimserlikle her şeyi harika ve müthiş bulduğunu, savaşların ında çok tehlikeli, şiddet dolu girişimler olduğu ve sonunun kötü de bitebileceği uyarısında bulunan her kötümseri kurşuna dizmekle tehdit ettiklerini hatırlarım. Evet, kötümserler kısmen alaya alındı, kısmen de kurşuna dizildi, iyimserler ise o büyük dönemi yüceltip göklere çıkardı, yıllarca coşup zafer kazandılar; sonunda coşmaktan ve zafer kazanmaktan mahvolarak aniden büyük yıkıma uğrayan iyimserler ve halklar, bir zamanların kötümserleri tarafından teselli edilmek ve yeniden hayata tutunmak için cesaretlendirilmek zorunda kaldılar.


Hesse, 1928’de bu yazıyı, giderek yükselen Nazi tehdidine karşı endişelenen, yurdundan uzakta, İsviçre vatandaşı bir Alman olarak yazıyor. Ama hayatı boyunca savaşa karşı tavır almış bir adam olarak konuşuyor. Kimi zaman çelişkilere kapılmış, kimi zaman sinik ve örtük destekler ile kalmış ama en azından “barışı savunur� kalabilmiş bir adam kendisi ki 1940’lı yılların Almanya’sını, tüm bir toplumu içine alan cinnet halini düşünürsek, bunun bir anlamı olduğuna inanıyorum.

Ama bu noktaya bir günde gelmiyor Hesse. 1914’de, Büyük Savaş sırasında, “diğerleri yanı başında ölürken bir şey yapmadan bekleyemeyeceğini,� söylüyor ve Alman İmparatorluk Ordusu’na asker olarak yazılıyor. Otuzlu yaşlarının sonundaki adam, savaş için uygun bulunmayarak cephe gerisinde savaş esirlerine verilen bakım hizmetlerine atanıyor. Savaş karşıtı düşünceleri, tanık olduklarıyla birlikte netlik kazanıyor ve yazdığı makalelerle, diğer yazar ve şairlere, “nefrete ve milliyetçi çılgınlıklara kapılmamaları� yönünde çağrıda bulunuyor. Bu dönemde, “Sevginin nefretten, anlayışın hiddetten, barışın savaştan daha asil oluşu; bu uğursuz Dünya Savaşı'nın daha önce hiç olmadığı kadar hafızalarımıza kazınması gereken şey tam budur.� diyor yazar. Elbette modern tarihin her aşamasında insanlığın ortak değerlerinin karşısında durmuş Almanlar tarafından topa tutuluyor, 1919’da sivil hayata dönüşle birlikte evliliği de çatırdayınca, yurdunu bırakıp İsviçre’ye göç ediyor.

Özellikle yalnızlıktan bahsetti��i kısımlarda, yazarın yaşadığı tecrübelerin üzerinde bir takım tahribatlar bıraktığı anlaşılıyor. Ağaçları ile mutlu olduğunu ima ediyor Hesse ama bu biraz yardım çağrısı gibi duruyor. Yine de yazılar çok da suya sabuna dokunan cinsten seçilmemiş. Yazıların ortaklaştığı yer ağaçlar ve doğa. Özellikle yirmili ve otuzlu yıllarda yazdığı yazılarda travma izleri daha yoğun gözüküyor ama kitap, doğa övgüsünün sınırlarından çok uzaklaşmıyor.


Gelelim Türkçe baskıya:
Kitabın orijinal 1984 baskısı (almanca) Imme Techentin'in siyah beyaz fotoğraflarını içeriyor, hayli de güzel fotoğraflar. 2014’te yapılan 30. yıl özel baskısında(yine Almanca) ise Dagmar Morath’ın renkli fotoğrafları yer alıyor, gerçekten prestijli bir baskı bu. 2022’de Damien Searls’in çevirdiği İngilizce baskıda ise bu sefer Hesse’nin orijinal resimleri -aynı zamanda bir ressam bu arada- yer alıyor ve çok iyi tamamlıyorlar kitabı. Bizim makus kaderimiz ise; Kolektif Kitap. İkinci hamur kitaba yapılan dandik baskı, yukarıdakilerin hiçbirini içermiyor. Kime ait olduğu belirsiz bir takım grafikler, ağaç resimleri, "aha bu ağaç" anlamında çizimler, “graphic design is my passion� düsturuyla sayfa aralarına doldurulmuş, gerçekten utanç verici görünüyor. Yorumlardan birinde bir kullanıcı, kitabın içindeki resimleri Hesse'nin çizdiğine dair bir bilgi vermiş ama bu çizimlerin Hesse'nin üslubu ile yakından uzaktan ilgisi yok. Kuvvetle muhtemel yukarıda bahsettiğim baskılardan dolayı düşülen bir yanılgı bu. Tabii Kolektif Kitap çizimlerin kime ait olduğunu iç kapağa yazacak kadar ciddiyet sahibi bir yayıncı olmadığı için, işimiz tahminlere kalıyor. (Yanılıyorsam uyarınız sevgili goodreads)

Çeviri ise enteresan. Genel itibariyle olaysız başlasa da çevirmen Zehra Aksu Yılmazer, bir süre sonra ü Krizine giriyor. Zehra, belli ki üç cümlede bir yüklemle özneleri yer değiştirmekten, gümrah, kösnül, nadan gibi kelimeler kullanmaktan hoşlanan bir edebiyat şövalyesi, yapsın hakkıdır. Ama sağlıklı bir hayat için tükettiği ü miktarını acilen azaltması gerekiyor. Saydım, kısacık kitapta sekiz kez ü deniyor. Bir noktadan sonra insan, ü’ın bir çim Pokemon’u olduğunu, ağaçların arasında “ü�! ü!� diye dolandığını düşünüyor.

Kolektif Kitap’ın tatsız yayıncılık tercihlerine karşın yine de son kertede sevdim Ağaçlar’�. Yazar kimi zaman yalnızlıktan hafif bir tırlatmış gibi duruyor ama belli ki ağacı, dalı-kökü biraz seviyor. Bana da kitabı beğenmeseydim kullanmak üzere hazırda tuttuğum DalYaprak! şakasını kenara koymak düşüyor (bkz: dayanamamak)

Ağaçlar, insanın içini açan, en şehirseverimizin dahi aklına ormanda tatlı bir gezinti düşürebilecek bir kitapçık Ağaçlar. Dahası, Hesse’nin kurgularına merak oluşturmayı da başarıyor. Çok büyük bir beklentiye girmeden, sakince okunabilecek birkaç saat vadediyor.


Biz çocuksu düşüncelerimizden korktuğumuzda, hışırdar ağaç orada akşamları. Nasıl bizden uzun yaşıyorlarsa, öylesine uzun düşünceleri vardır ağaçların; uzun soluklu ve sakin. Onların dediğini gerçekten anlamadığımız sürece, bizden daha akıllı görünürler. Fakat eğer ağaçları duymayı öğrenirsek, işte o zaman özellikle düşüncelerimizin kısırlığı, aceleciliği ve çocukça telâşının, eşsiz bir neşe kaynağı olduğunu görürüz. Ağaçların dediğini gerçekten duyabilen kişi, artık ağaç gibi olmak istemez. O kişi artık olduğundan başka bir şey olmayı da istemez. İşte bu özüne, vatanına dönüştür. İşte bu mutluluktur.
Profile Image for rosshalde.
105 reviews3 followers
March 3, 2019
Hermann Hesse'nin diğer eserlerini okumuş, sevmiş ve onun düşünceleri ve dünyaya bakışı hakkında daha çok bilgi sahibi olmak isteyenler için güzel bir eser ancak tek başına çok fazla bir anlam ifade ettiğine inanmamakla birlikte bütün içerisinde hoş bir yere sahip bir derleme denilebilir. Bir de Hermann Hesse'yi bugüne kadar genellikle Kamuran Şipal çevirilerinden okuduğum için ilk başlarda biraz yadırgadım kitabı elimde olmadan.
Profile Image for Bahar.
115 reviews46 followers
August 3, 2020
“Her çiçek meyve olmak ister,
Her sabahın arzusu akşamdır,
Her şey fanidir bu dünyada,
Değişimden, kaçıştan başka.
En güzel yaz bile ister hissetmeyi,
sonbaharı ve solduğunu.
Sessizce dur, yaprak, sabırla dur,
Kaçırmak isterse rüzgar seni.
Oyna oyunlarını, savunma kendini,
Bırak olsun ne olacaksa.
Bırak, seni kıran rüzgarın esintisi,
Uçursun seni yuvana.�
Profile Image for Yasemin Macar.
249 reviews8 followers
December 13, 2023
Çocukluğumda ağaçlara tırmanmayı çok severdim; en uç noktasına çıkıp etrafı izlemek, rüzgarı hissetmek çok hoşuma giderdi. Köyde büyüyünce bu tarz ayrıcalıklara sahip olmak benim için büyük bir lütuf🥰 Dedem ve ablamla ineklerimizi otlatmaya götürdüğümüz bize ait içinde her çeşit ağacın olduğu bir arazimiz vardı. Ama en çok sevdiğim, yamacın tam orta yerinde her yeri rahatlıkla gören ve meyveleri olduğunda kütür kütür olan kiraz ağacıydı. O kadar lezzetliydi ki tüm kuşlarda üstünde olurdu☺️ Meyve olsa da olmasa da üstünde oturmayı cok severdim hatta epey muhabbette ederdik. Bir bahar bir anda o koca ağaç kuruyup gitti çok üzülmüştüm. Ruhunu bir daha hissedememek üzücüydü.

Her tarlamızda o tarlaya ait bir ağaç mutlaka var; mart çamı dediğimiz yüsyuvarlak bir çam ağacı, tüm dallarıyla tarlanın bir kısmını kaplayan meşe ağacı, kocaman cüsseleriyle görkemli kavak ağaçları, dedem vefat ettikten sonra bir daha meyve vermeyen armut ağacı...
Ağaçlar özel ve anlamlıdır...
Profile Image for Flybyreader.
716 reviews203 followers
November 3, 2020
Hermann Hesse beni bambaşka diyarlara götürdü Ağaçlar ile. Sıkışıp kaldığımız metropol hayatı içinde bizi daha köşeye kıstıran salgın ve dört duvar içine kapanıp betonla bütünleştiğimiz bugünlerde bu kitabı okumak beni fazlasıyla etkiledi. Hesse “ev� ve aidiyet hissini, geçicilik-kalıcılık kavramlarını ağaçlar üzerinden muhteşem bir Աımla aktarıyor ve pastoral şiirlerle bu kısa kitabı süslüyor. Okurken burnuma ıhlamur ve şeftali ağaçlarının kokusu geldi resmen. Doğa içinde olmayı, onunla bütünleşmeyi ne kadar özlemişim meğerse. Bu kadar etkilenmenin yanı sıra üzülmedim desem yalan olur. Modern hapishanelerimizi yüzümüze çarpan türden basit sadeliği ve doğayla yakalanan mutluluğu vurgulayan Ağaçlar kesinlikle tadı damakta bırakan bir eser.
Profile Image for Pia G..
281 reviews115 followers
September 7, 2021
bundan sonra ağaçlara farklı gözle bakacağım, teşekkürler hesse! 😍🍃
Profile Image for Hanna.
609 reviews76 followers
August 8, 2024
Als Teenager hatte ich eine kurze Hesse-Phase, fand ihn aber bald uncool und "zu hippie". Jetzt, in meinen 40ern, beginne ich wieder gefallen an ihm zu finden. Diese Sammlung ist ganz gut gelungen, allerdings haben mich die Bilder eher irritiert und von den poetischen Beschreibungen Hesses abgelenkt.
Profile Image for EGe.
138 reviews60 followers
October 14, 2021
Özellikle Baden-Württemberg’de yaşayan biri için okuması çok keyifli. Çünkü Hesse sürekli bölgedeki farklı şehirlerden, onların bitki örtülerinden, bu doğanın onun psikolojisine etkisinden bahsediyor. Karaormanlar, Konstanz Gölü, Jura sıradağları (Svapya Alpleri)� Ayrıca botanik bilgisi göz dolduruyor. Altını çizidklerim için:
Profile Image for Elif.
1,260 reviews38 followers
February 4, 2022
Hermann Hesse’yle neden anlaşamadığımı çözemiyorum. Kitaplarını okurken sanki çok farklı bir kafadan yazıyormuş hissine kapılıyorum ve bir türlü onun zihnine erişemiyorum. Ağaçlar, kitaplarında geçen doğayla ilgili yazıların derlenmiş hali. Hermann Hesse’ye son bir şans olarak okudum ve ne yazık ki sevemedim.
Profile Image for gacer.
32 reviews20 followers
April 19, 2020
Doğa ve İnsan ilişkisi üzerine, kendimizi sorguladığımız şu günlerde hesse ağaçlar’la müşterek bir alan oluşturuyor. gelecek vaat eden bahçelerde, ağaçların altında meyvelerini birlikte yeme şansımız olduğunu şiirsel bir dille hatırlatıyor.
Profile Image for Berfin Kanat.
416 reviews174 followers
April 14, 2019
Doğayı dinlemeyi sevenlerin beğeneceği bir kitap
Profile Image for ö.
10 reviews16 followers
October 18, 2022
duygusal bir dönemime denk geldi, ağlayarak dinledim nedense. dinlendim aynı zamanda
Profile Image for ş.
174 reviews15 followers
Read
April 23, 2021
dinlemesi keyifliydi. 🌿
Profile Image for Ezgi Şenel.
Author2 books28 followers
February 1, 2024
Doğaya aşık ruhların kalemi insanı zihninde şahane bir dinlenceye çıkarabilir. Sesli olarak dinlemekten keyif aldım. Bununla birlikte yazarın doğayla uyumunu ve doğaya dair bilgisini kıskandığımı söylemekten çekinmeyeceğim. Tatlı ve öğrenmeye teşvik eden bu kıskançlık vesilesiyle bilginin ulaşılabilir olmasına sığındığım bazı konularda çalışmaya başlamam gerektiğini fark ettim.
Profile Image for Julia Frakes.
12 reviews136 followers
Want to read
July 7, 2015
"For me, trees have always been the most penetrating preachers. I revere them when they live in tribes and families, in forests and groves. And even more I revere them when they stand alone. They are like lonely persons. Not like hermits who have stolen away out of some weakness, but like great, solitary men, like Beethoven and Nietzsche. In their highest boughs the world rustles, their roots rest in infinity; but they do not lose themselves there, they struggle with all the force of their lives for one thing only: to fulfill themselves according to their own laws, to build up their own form, to represent themselves. Nothing is holier, nothing is more exemplary than a beautiful, strong tree. When a tree is cut down and reveals its naked death-wound to the sun, one can read its whole history in the luminous, inscribed disk of its trunk: in the rings of its years, its scars, all the struggle, all the suffering, all the sickness, all the happiness and prosperity stand truly written, the narrow years and the luxurious years, the attacks withstood, the storms endured. And every young farmboy knows that the hardest and noblest wood has the narrowest rings, that high on the mountains and in continuing danger the most indestructible, the strongest, the ideal trees grow.

Trees are sanctuaries. Whoever knows how to speak to them, whoever knows how to listen to them, can learn the truth. They do not preach learning and precepts, they preach, undeterred by particulars, the ancient law of life.

A tree says: A kernel is hidden in me, a spark, a thought, I am life from eternal life. The attempt and the risk that the eternal mother took with me is unique, unique the form and veins of my skin, unique the smallest play of leaves in my branches and the smallest scar on my bark. I was made to form and reveal the eternal in my smallest special detail.

A tree says: My strength is trust. I know nothing about my fathers, I know nothing about the thousand children that every year spring out of me. I live out the secret of my seed to the very end, and I care for nothing else. I trust that God is in me. I trust that my labor is holy. Out of this trust I live.

When we are stricken and cannot bear our lives any longer, then a tree has something to say to us: Be still! Be still! Look at me! Life is not easy, life is not difficult. Those are childish thoughts. . . . Home is neither here nor there. Home is within you, or home is nowhere at all.

A longing to wander tears my heart when I hear trees rustling in the wind at evening. If one listens to them silently for a long time, this longing reveals its kernel, its meaning. It is not so much a matter of escaping from one’s suffering, though it may seem to be so. It is a longing for home, for a memory of the mother, for new metaphors for life. It leads home. Every path leads homeward, every step is birth, every step is death, every grave is mother.

So the tree rustles in the evening, when we stand uneasy before our own childish thoughts: Trees have long thoughts, long-breathing and restful, just as they have longer lives than ours. They are wiser than we are, as long as we do not listen to them. But when we have learned how to listen to trees, then the brevity and the quickness and the childlike hastiness of our thoughts achieve an incomparable joy. Whoever has learned how to listen to trees no longer wants to be a tree. He wants to be nothing except what he is. That is home. That is happiness."
Profile Image for Judy Abbott.
816 reviews53 followers
January 13, 2019
İncecik bir kitap Ağaçlar, Hermann Hesse'nin 20 ciltlik toplu eserlerinden derlenmiş ağaç konulu denemeler ve şiirlerden oluşuyor. Çevirisi mükemmel. Yemyeşil bir kitap, yeşil desenlerle bezeli.

Ağaçları seven biri neden bu kitabı okumasın ki?

"Ağaçları dinlemeyi öğrenen, ağaç olmayı arzulamaz artık. Kendisi dışında başka bir şey olmayı arzulamaz. Yurt budur. Mutluluk budur."

"Nasıl çiçekler fani ve güzelken, altın kalıcı ve sıkıcıysa, doğal hayatın da tüm devinimleri fani ve güzelken, akıl kalıcı ve sıkıcı."
Profile Image for Buse Doğar.
27 reviews
October 4, 2020
“Altın çiçeğe, beden akıl ve ruha dönüşmeli yaşayabilme için... ben fani olmak, çiçek olmak ve çocuk olmak istiyorum...�
Profile Image for Zeynep K..
51 reviews11 followers
July 4, 2021
kıymık kıymık kırılmış dal,
sarkar öylece yıllar yılı,
rüzgarda kupkuru, tıkırdatır şarkısını,
yapraksız, kabuksuz,
çıplak, soluk, fazla uzamasından hayatın,
fazla uzamasından ölümün, bıkkın.
Tınısı serttir biteviye şarkısının,
tınısı inatçı, tınısı gizli bir korkuyla dolu,
bir yaz daha,
bir kış daha.
Profile Image for Betül Bozkurt.
337 reviews14 followers
October 23, 2020
Kestane, şeftali, akçakavak, söğüt, ıhlamur gibi çeşit çeşit ağaçla dolu bir ormanda her birinin gövdelerine dokuna dokuna ilerliyormuşum gibi... Çiçeğe duranları oturup uzun uzun seyrediyorum, kokularını içime çekiyormuşum gibi... Sonbahar rüzgarlarıyla uçuşan yapraklarına bir veda bakışı da ben atıyormuşum gibi... Okurken ında baş kahraman olmuşum da kitabı ben yaşıyormuşum gibi... Ağacı, doğayı sevenlerin bu kitabı sevmeme ihtimalleri yok❣️
Profile Image for Melis.
147 reviews3 followers
May 13, 2019
Hermann Hesse ile ilk kez üniversiteye başladığımda tanışmıştım. Bozkır Kurdu elime alıp üç beş sayfa okuyarak dayanamayıp bıraktığım bir kitaptı o zaman. Muhtemelen kötü bir zamandı tanışma için. Aradan geçen yıllarda hep o ilk karşılaşmanın sıkıntılı hallerini hatırlayarak öteledim Hesse okumayı. Ne zaman ki sevgili dostum Ayşe bu kitaptan bahsetti övgüyle, tamam dedim, vakittir. Ağaçlar, doğanın mükemmel devinimini çok zarif bir şekilde anlatan, çok çok etkileyici bir kitap. Daha en başından, bir kaç ağacı okur okumaz vuruldum kitaba. Demek ki böylesi bir tanışma bekliyormuş bizi. Hoş geldin Hermann Hesse!
Profile Image for Mehmet Kendirci.
48 reviews1 follower
June 25, 2021
Şiir gibi bir kitap. Ağaçlar kendilerini anlatsalar ancak bu kadar güzel anlatabilirler.

Hesse iyi ki var ❤️
Profile Image for ı.
214 reviews26 followers
November 18, 2023
Bu kitap herkesin hoşuna gidebilecek bir yazın değil, sadece bakmaya değil görmeye vakti olanlar için keyif verici olabilir ancak gibi geldi bana. Yazının bundan sonrası kendime notlardan oluşur�


Hesse’nin şu ana kadar okuduğum her kitabı beni tatmin etmiştir, iyi ki okudum dedirtmiştir. Nitekim Ağaçlar’da doğru zaman ve deneyimler sonrasında okuduğundan aynı etkiyi yarattı bende sanırım. Sözüm ona ağaçları inceme noktasından açtığı perspektif ile ında bize kendini, bize bizi, canlı olma deneyimini ve var oluşu Աır.
Özellikle Manalyo’lara dair bir kısım var mıdır diye ümitle ilerledim kitapta ve “Tezatlar� kitabın benim için açık ara en iyi metni olmuş oldu. Yaklaşık beş senedir görüntüsüne maruz kaldığım bahçedeki manolya ağacına sadece bakmayıp gerçekten görüp, özenle incileme isteği ile her gün yanı başında bitmem ancak bu yaz gerçekleşebildi. Dakikalarca çiçeğin taç yapraklarına, ağacın gövdesine, onunla çevresindeki canlıların ya da hava durumunun etkileşimine gözlemci olarak onun yanı başında bulunmak büyük huzur kaynağıydı benim için. Hesse ile böyle bir yerden bağ kurmuş olmak onu benim için daha da özel kıldı.

“…Kar beyazı dev çanak yapraklarının sadece birkaçı, en azla dokuzu onu aynı anda açtığı için ağacın iki aylık çiçeklenme dönemindeki görüntüsü esasında hep aynı kalır, oysa bu muhteşem dev çiçekler çok kısa ömürlüdür: Hiçbiri iki günden fazla yaşamaz. Rengi yeşile çalan solgun tomurcuk genellikle sabah erkenden açar, ışığı ak ipek gib,i yansıtan, düşselliği ile büyüleyici saf beyaz çiçek, koyu koyu parlayan, sert, her daim yeşil yaprakların üzerinde süzülür; süzülür olanca körpeliği ve parlaklığıyla bir gün boyunca, sonra yavaş yavaş rengi değişmeye, kenarları sararmaya, biçimini kaybetmeye başlar; dokınaklı bir teslimiyet ve yorgunluk ifadesiyle yaşlanır, ki sadece bir gün sürer yaşlanması da. Sonra beyaz çiçek kararır, rengi açık tarçına döner ve daha dün ipeği andıran çanak yapraklşarı şimdi narin, incecik güderi hissi verir: Düşsel, harikulade bir kumaştır bu, nefes gibi hafif ama yine de sağlam, hatta kaba. �

“…Koca bir herif oldu çıktı manolyam, iştahla serpilerekbir anda boy atan, güçlü kuvvetli, sırık gibi bir delikanlıya benzetiyorum onu. Ama şimdi, yaz ortasındaki çiçeklenme döneminde vakur ve zarif haşmetiyle yükseliyor bahçede, cilalanmışa benzeyen diri, parlak yapraklarını rüzgarda tıkırdatıyor ve fazla güzel, fazla fani narin çiçekleri için endişeleniyor.�
Benim manolyamı “hükümet gibi bir kadın� olarak gördüm hep. Şu anda çiçeksiz, sağnak yağış altında da olsa o hep benim için sağlamlığın içindeki narinlik olarak görülen olacak.

“� Dev manolya tüm büyümelerin, dürtüsel ve doğal tüm hayatın, tasızlığın, kösnül bereketin simgesi ve ilanı gibi geliyor bana. Suskun cüce onun tam zıddı hiç kuşkusuz: Fazla alana ihtiyacı yok, kendini harcamıyor, yağinlik ve kalıcılık çabası içinde, o doğa değil, akıl, dürtü değil irade. Sevgili küçük cüce, ne harikulade ve temkinli, ne güçlü ve kadim bir duruşun var senin!
Sağlık, işbilirlik ve nadan bir iyimserlik, tüm derin sorunların gülerek geçiştirilmesi, ısrarlı sorgulamalardan pişkince ve korkakça kaçınılması, anlık hazların yaşam tarzı haline getirilmasi; zamanımızın şiarı bunlar şimdi. Dünya Savaşı’nın boğucu anısı bu şekilde atlatılıyor herhalde. Aşırı sorunsuz, Amerikan özentisi, gürbüz bebek kılığına girmiş bir oyuncudur iyimserlik modası, aşırı aptal, inanılmaz mutlu ve mütebessimdir, her gün yeni çiçeklerle süslenir, yeni film yıldızlarının resimleriyle, yeni rekorların rakamlarıyla.Tüm bu büyüklenmelerin anlık olması, tüm bu resimler ve rekorların sadece bir gün sürmesi kimsenin umurunda değil, ne de olsa bunlasra hep yenileri ekleniyor. �

“İkisi de, manolya da cüce ağaç da, iyimseler de kötümserler de haklıdır elbette. Ama ben iyimseleri daha tehlikeli bulurum, zira o aşırı memnumiyeti, o gevrek gülüşleri ne zaman görsem, 1914 yılını, halkların o dönemde güya sağlıklı bir iyimserlikle her şeyi harika ve müyhiş bulduğunu, savaşların ında çok tehlikeli, şiddet dolu girişimler olduğu ve sonunun kötü de bitebileceği uyarısında bulunan her kötümseri kurşuna dizmekle tehdit ettiklerini hatırlarım…�

“İki ağaç tuhaf bir tezat içinde karşılıklı duruyor ve doğadaki her şey gibi tezatlara aldırmıyorlar, ikisi de kendinden ve haklılığından emin, ikisi de güçlü ve dayanıklı. Manolya özsuyuyla köpük köpük kabarıyor, çiçeklerinin kösnül kokusunu saçıyor. Cüce ağaçsa iyice kendi içine çekiliyor.�

Zıtlıklar üzerine kafa yorduğum bu zamanlarda Hesse olanı olduğu gibi kabul edebilmem için koydu bu metni önüme, talebi zor kabul edilir olsa da, iyi ki okudum. Yaza doğru kitabı tekrar elime almayı çok isterim, bu sefer ıhlamurun önünde:)
This entire review has been hidden because of spoilers.
Displaying 1 - 30 of 163 reviews

Can't find what you're looking for?

Get help and learn more about the design.