Андре Моруа, классик французской литературы XX века, автор знаменитых романизированных биографий Дюма, Бальзака, Виктора Гюго и др., считается подлинным мастером психологической прозы. Его книга «Превратности любви» � истинный шедевр любовного романа � во многом автобиографична. Главные герои Филипп Марсена и Изабелла де Шаверни рассказывают друг другу историю своей жизни. И каждая исповедь � это поиск родственной души, тайна которой даже для любящего оказывается непостижимой.
André Maurois, born Emile Salomon Wilhelm Herzog, was a French author. André Maurois was a pseudonym that became his legal name in 1947.
During World War I he joined the French army and served as an interpreter and later a liaison officer to the British army. His first novel, Les silences du colonel Bramble, was a witty but socially realistic account of that experience. It was an immediate success in France. It was translated and also became popular in the United Kingdom and other English-speaking countries as The Silence of Colonel Bramble. Many of his other works have also been translated into English (mainly by Hamish Miles (1894�1937)), as they often dealt with British people or topics, such as his biographies of Disraeli, Byron, and Shelley.
During 1938 Maurois was elected to the prestigious Académie française. Maurois was encouraged and assisted in seeking this post by Marshal Philippe Pétain, and he made a point of acknowleging with thanks his debt to Pétain in his 1941 autobiography, Call no man happy - though by the time of writing, their paths had sharply diverged, Pétain having become Head of State of the Nazi-collaborationist Vichy France.
During World War II he served in the French army and the Free French Forces.
He died during 1967 after a long career as an author of novels, biographies, histories, children's books and science fiction stories. He is buried in the Neuilly-sur-Seine community cemetery near Paris.
Her şeyine tek tek hayran bırakan (abartmıyorum) harika kitap. Karakterlerin gerçekliği, aşık olan bir kadın veya bir adamın tamamen doğal haliyle aktarımı ancak bu kadar güzel ve başarılı olabilirdi sanırım. Bana kalırsa kitapta geçen sahneleri, olayları, karakterlerin güçsüzlüklerini, gururlarını nasıl da isteyerek yerle bir edip kaçınılmaz sona (mutsuzluğa) eriştiklerini özümsemek için veya karakterlerin abartı gelmemesi için, kitabı okuyanın ömründe bir kere (zaten Dickie'nin Odile'ye olan aşkı gibi kaç kez aşık oluruz ondan da emin değilim de neyse konumuz bu değil şimdi) böylesine aşık olması gerekli. Çünkü ben bu kitabı okuyup da "off yaa tanıdığım hiçbir adam (veya kadın) böyle yapmazdı,abartmışlar" diyecek çok kişi tanıyorum.
Kitabın dili sonra. O ne nefis bir anlatımdır. Anlatımı güçlü, yere çiviyle çakılmış sağlam cümleler. Hem de dupduru. İnsani duygular bu kadar mı güzel anlatılır. Duygu yüküm hiç azalmadan, kalbimde koca bir pervane, döndükçe hem ferahlatıyor hem her şeyi birbirine daha da katıyor hissiyle bitirdim kitabı. Boğazım hep düğüm düğümdü, bazen aşkın, hayatın kendisinin güzelliğinden, bazense kaçınılmaz kefareti olan acısından. Çevirisi sonra... Tahsin ü Andre Maurois kadar harika bir iş çıkarmıştır. Saygıyla eğiliyorum her ikisinin de önünde.
Kitaptaki tasvirlerin yerli yerindeliği, detay verilirken hepsinin kurguya katkısı olacak şekilde cimrilikle seçilmesi ve ben anlatıcının naifliği, hepsi ama hepsi beni bir okuyucu olarak mest etti.
Yılda bir, bilemedin iki kere falan oluyor böyle. Çok çok iyi bulduğum bir kitabı bitiriyorum. Hemen ilk baskısını bulmaya çalışıyorum sahaflarda ya da internette. Orijinal dilde basılmış halini bir de. Aramaya başladım bile...Ve yıllar boyunca onu tekrar tekrar açıp, altını çizdiğim yerleri aynı duygularla okuyacağımı biliyorum. Ve her okuduğumda da kalkıp bir şeyler yazmak isteyeceğimi...
Kitap bittiğinde şunu düşündüm. Risk alıp bilinmeze gitmek de sevilmediğini bile bile kalmaya çabalamak da aşka dair. Ve esas kahramanlar bunu başarabilen kişiler işte. Odile ve Dickie, siz birer kahramandınız.
Başınızdan farklı aşklar geçtiyse okuyun, hiç aşk yaşamadıysanız da okuyun.
Yakınlarınıza karşı kıskançsanız okuyun, kıskançlık nedir bilmiyorsanız yine okuyun.
Romantik ve hayalperestseniz okuyun, gerçekçiyseniz, duygusal değilseniz bence okuyun.
Gençseniz mutlak okuyun, yaşlıysanız da hayatınızdan bazı sahneleri bulabileceğini veya neleri kaçırmış olduğunuzu anlamak için okuyun.
Basit, düz anlatımlar, kısa cümleler okumayı seviyorsanız okuyun, ağdalı, uzun ve yorucu cümleleri okumayı seviyorsanız yine okuyun.
Aşk temalı ve romantik romanlar okumayı seviyorsanız okuyun, toplumsal gerçekçilik veya bilgi dağarcığınızı zenginleştirecek kitaplar seviyorsanız yine okuyun.
İklimleri okumaya karar verdiyseniz Mevsim Yenice ve ü’in yorumlarını önceden okuyun, kitap bittikten sonra yorum okumayı seviyorsanız öyle okuyun.
Okudum, sıradan bir aşk ve kıskançlık öyküsünün edebiyat sanatının incelikleriyle nasıl yazılabileceğini gördüm, bir baş yapıt mı buldum? Kesinlikle hayır ! Siz de okuyun diyorum, mutlaka söyleyecek sözünüz olacaktır “İklimler� ve “Maurois� hakkında.
İklimler’in iyi bir eser olduğunu ve beğenerek okuyacağımı biliyordum ama samimiyetle söylüyorum bu kadar beğeneceğimi hiç tahmin etmiyordum. Kitaba başladıktan sonra elimden bırakmak mümkün olmadı desem yeridir. Hikayenin, kurgunun, karakterlerin mükemmelliğini burada birkaç cümleyle özetleyebilmek pek mümkün değil.
Hikayeyi ikiye ayırıp farklı karakterlerin üzerinden devam ettirmesi ve sonlandırması, aşkın değişken hallerinin farklı karakterlerde (erkek/kadın) ilişki düzeyine yansıyış şekli, karakterlerin tartışmasız gerçekçiliği, diyaloglar - saptamalar - ruh halleri vs ayrı ayrı herbirini büyük hayranlıkla okudum. İtiraf ediyorum, kitabın ortasına geldiğimde Maurois’in biyografisine baktım, acaba psikoloji eğitimi almış mı diye. Anlatıda karakterlerin kurduğu her diyalog, her davranış, her olay o kadar gerçekçi olarak gerekçelendiriliyor ki başka türlüsünü düşünemedim.
Yazım dili için ise yazarın kendi tabiri ile yorum yapayım, son derece “arı�, anlaşılır bir dil olduğunu ve hatta kitap okuma alışkanlığı olmayan birinin bile rahatlıkla okuyabileceğini düşünüyorum. Bir de bahsetmezsem olmaz, Tahsin ü belli ki çok severek, çok isteyerek çevirmiş. Benim, kitap okurken beğendiğim bölümlerin, cümlelerin altını çizme gibi bir huyum pek yoktur ama bundan hoşlanıyorsanız bu kitapta çizeceğiniz çok cümle olacak :)
iklimler ilişkiler hakkında yazılmış en iyi romanlardan biri sayılabilir. 20. yüzyılın başında önce seven ve sevilmeyen bir erkek, sonra ise seven ve sevilmeyen bir kadın anlatıcı tarafından yazılmış yenilikçi tavrı ise kitabı klasiklerden ayırıyor. ortak paydadaki erkeğin önce kıskanç bir seven iken sonradan kıskanç bir kadın tarafından sevildiğinde onca kıskandığı odile'e dönüşmesi hiç kuşkusuz "kaçan kovalanır" sözünü bir kez daha edebiyat nezdinde bize kanıtlıyor. evet, maalesef aşkı en iyi anlatan bu anne sözü, birçok romanın, filmin sayfalarca sürecek özetini bir cümleyle veriyor: kaçan kovalanır. şaka bir tarafa, kadının da erkeğin de duygularını bunca içten ve ustalıklı anlatması nedeniyle gerçekten iyi bir roman iklimler. bu arada çevirisine kötü diyenler olmuş, çok şaşırdım. tahsin yücel türkçesi denen bir şey var biliyoruz ama çeviride bunu minimumda hissediyoruz bence. o nedenle gayet ustalıklı bir çeviri olmuş.
Bu kitabı nasıl anlatsam bilemiyorum. Çok etkilendim. Argos'un da dediği gibi; "Başınızdan farklı aşklar geçtiyse okuyun, hiç aşk yaşamadıysanız da okuyun."
Aşkı farklı açılardan yansıtmış. Hepimizin aşka bakışı ayrı. Kesinlikle tavsiye ediyorum... Ama önce Mevsim'in, ü'in ve Argos'un yorumlarını okuyun.
🌼 "Aydınlık saçan beyaz bir parlaklığı vardı; bana ay ışığından parıldayan lekesiz bir elması düşündürüyordu."
"Bu acı dolu bir an oldu, ama, derdin artık iyileşmez olduğu kanısına varınca, hayattan bezeceğim yerde, tersine, yaşama gücü buldum."
Enfes bir roman. Keşke elimin altında bir bilgisayar ve bolca zamanım olsa da uzun uzadıya bir şeyler yazabilseydim hakkında. Son derece sıradan hayatları okuması çok ilginç, zamansız tespitlerle dolu bir anlatıya çevirmek yazarın yeteneği. Çeviri desen muhteşem. Zihnim sürekli Proust'un 'Swann'ın Aşkı' bölümüne gitti. Onun leziz bir benzeri diyebilirim, daha derli toplu ve kısa sadece. Mutlaka okuyun, benim için geç kalmış bir okumaydı; sizin için olmasın:) İyi okumalar.
Erkek ruhunu ve kadın ruhunu(aşık olan erkek ve kadından bahsediyorum) çok çok güzel özetliyor bence bu roman.
Aşık olduğumuzda,kendi içimizdeki fırtınaları,ve aynı zamanda karşı tarafın neler hissedebileceğini,biri diğerinden daha fazla aşıksa,dengenin nasıl bozulduğunu,neler yapmak gerektiğini görebiliriz belki bu romanı okuduktan sonra.Belki de göremeyiz;belki de kendini akışa bırakmak en iyisidir,en doğrusudur aşık olunduğunda,her türlü sonu göze alarak...
İklimler sadece 2019’un değil tüm zamanların favorileri arasına girdi. İlişkilerle alakalı yazılmış en güzel şeylerden biri. Bir insanın her ilişkide başka biri oluşunu, yaşadığımız hiçbir ilişkinin iki kişiden değil yaşadığımız ilişkiler bütününden oluştuğuna dair müthiş bir roman. İlk defa bir Tahsin ü çevirisini rahatsız olmadan okudum. Helikopter yayınlarına da bu kitabı okumamızı sağladığı ve müthiş kitap tasarımları için teşekkür ederim. Ekim çok güzel başladı 🍂☘️🍁
Не знам, може би в неподходящ момент я подхванах тази книга, но общото ми впечатление е за брилянтно написан, но безсмислен сам по себе си текст, с основна тема безумието, ревността и несъстоятелността на човешкото битие. Поизмъчих се докато я дочета.
Филип Марсена е ужасен инфантил, който цял живот мачка обичащите го и сам е мачкан от тези, които си мисли, че обича. Мъка�
Донякъде ми допадна единствено образът на Одил - непосредствена и импулсивна по натура, отправила се право към бездната на чувствата.
Цитат:
"защото човек не се ражда ревнив; той притежава само въприемчивост към тази болест."
P.S. "Климати" бе популярен роман в България преди 35-40 години, помня родителите ми и приятелите им да го четат и обсъждат.
Sevgilime bu kitabı alıyor olsaydım, arka kapağındaki gibi "Sevgilim, bu kitabı ilk defa on beş, bilemedin on altı yaşımda okudum. O kadar bayıldım ki, bir süre Odile oldum... Sonra kitap bir biçimde yok oldu. Unutmuştum. Geçen gün sahafta görünce bir heyecan, bir heyecan... Değişmemiş... Bence hâlâ en güzel aşk hikâyelerinden biri... Sana aldım". yazardım... Yazılmış en güzel aşk hikâyelerinden biri. Ve birkaç cümle: Erkeklerin beğenileri, yaşamlarından gelip geçmiş kadınların bulanık, birbirine karışmış imgelerini sakladığı gibi, kadınladın kafası da kendilerini sevmiş olan erkeklerin birbiri ardından getirdiği tortulardan oluşmuştur, çoğu zaman, bir kadının bize çektirdiği korkunç acılar, başka birinde uyandırdığımız aşkın dolaylı yıkımının nedeni olur. Gereğinden fazla okumak, yalnız başıma düşüncelere dalmak, ağaçlardan, çiçeklerden, toprak kokusundan, gökyüzünün güzelliğinden, havanın serinliğinden uzaklaştırmıştı beni, şimdi Odile her sabah bütün bunları toplayıp getiriyor, demet demet ayaklarımın dibine bırakıyordu. Elimdekinden fazlasını yitirdim. Çok iyi, yani şöyle böyle giden bir aşk zordur, ama yürümeyen bir aşk cehennemdir.
Чудесна книга. Андре Мороа познава изключително добре човешката природа, характер, навици и най-вече е много наясно с общуването между хората. Личи си, че е бил добър наблюдател. Много силна книга, от която можеш да научиш за любовта, ревността, предаността, приятелството. В героите му откривам постъпки на познати и приятели, мои. С удоволствие я прочетох в този чуден снежен почивен ден. Вече официално - аз си падам сериозно по френска литература.
Bu kitabın ne kadar sorunlu olduğunu neden kimse konuşmuyor? Çevirisi çok kötü, okumayı kat kat zorlaştırmış, editör eli değmemiş sanki. Helikopter yayınlarından bunu hiç beklemezdim, çok şaşırdım.
Phillippe ve Isabelle isimli karakterlerin aşklarını okuyoruz. Phillippe Odile'e aşık, Isabelle de Phillippe'e. O kadar yoğun bir toksiklik vardı ki zar zor bitirdim. Yazıldığı dönem düşünüldüğünde anlaşılır aslında ama yine de bu kadar övgüyü hak eden bir kitap değil bana göre.
Tek güzel yanı içindeki psikolojik tahliller olan bu kitabı yarım bırakmamak için kendimi çok zorladım. Çeviri çok kötüydü çok. Tam bir hayal kırıklığı.
Sách dành cho bất k� ai từng yêu, từng phản bội hay b� phản bội. Ch� là chuyện yêu, rồi hết yêu, nhưng phân tích diễn biến tâm lý nhân vật quá ư xuất sắc. Tiếng Việt của bản dịch cũng quá đẹp, đầy nhạc tính.
Was there ever a marriage that wasn’t unequal in love? Perhaps you can tell me, for this book would make it seem that there has never been such a thing. But if you have ever loved someone who didn’t love you back in quite the same way, you may discover here a voice that speaks to the pain of that.
At first we hear the voice of the young man Philippe, who becomes enamored of Odile, a very young, very pretty girl in a white dress. Odile may believe she loves him back, and marries Philippe, but until she meets the dashing intellectual François, depth of feeling is something she’s never really known. Philippe’s obsessive feelings for Odile turn to jealousy when he discovers the turn in her affection, and it tears him apart.
Isabelle writes the second half of the book, and Maurois outdoes himself in writing in the voice of a woman in love. The love of Isabelle for Philippe parallels that of Philippe for Odile, and we see how the unrequited love of another changes us. When he is the one most loved, Philippe takes on the very same coquettishness and sly diversion that Odile had displayed. But Isabelle, from her position of feminine helplessness in French society circa 1920’s, becomes the stronger for her position of weakness. Her love is stronger, longer, more all-encompassing, and more forgiving.
Rush out and buy this new translation by Adriana Hunter of a 1928 masterpiece reprinted by . You will read it in a day, obsessively, for nearly every line has some truth that we recognize, and that makes us ache. It is nearly Valentine’s Day, and one wants to revisit those true things and share them, even if with a man long dead. He writing is polished and spare: he does not write too many words, but enough to tell us that he knows what man is, and how he loves, even against his better judgment.
“Nothing provokes more cynicism that a great love not shared, but nothing produces more modesty either.�
Aşık olduğumuzda olduğumuz insandan bir başkasına mı dönüşürüz? Yoksa gerçekliğimiz mi yüzeye çıkar? Peki ya sevdiğimizi olduğu gibi mi sevmişizdir, olacağını düşündüğümüz haliyle mi? Aşk başlı başına bir yığın soru işaretleriyle, ünlemlerle, üç noktalarla geliyor sanki hayatlarımıza. ‘Asla’lar gündelik eylemlere dönüşebiliyor, bitti sandığımız her yol yeni bir yan yola açılıveriyor. Kış bitip bahar gelecek sanıyoruz, avunuyoruz kimi zaman, sonra bir yağmur bastırıyor.. Bundan sebep tek bir duyguya, tanıma, renge, ısıya sığmıyor aşk. . İklimler’i birkaç sene önce elime almıştım, sonra ne oldu hatırlamıyorum. Dün ise kitaplığımdan bana göz kırptı sanki. Elime aldım, bir erkeğin aşkını dinlemeye başladım. Ardından o erkeğe aşık kadını.. Ayrı pencerelerden aynı manzaraya bakarcasına.. Hem kadın hem erkek ruhunu öyle yumuşak ifadeler ile yansıtmış ki Maurois.. Çok sevdiğim, kolay kolay hafızamdan silemeyeceğim bir eser oldu İklimler. . Tahsin ü çevirisiyle~
Ama karakterler icin ayni seyi soyleyemeyecegim. Şöyle ki Odile gibi birini sevip onunla mutlu olamamisken ondaki sevmedigi tarafları kendi de farketmeksizin kendisine aktaran ve bununla bir baskasinin caninin yanmasina izin veren biri nasil bunu normal gorebilir anlamıyorum.
Ama asil durum bununda altinda bir sey;mutluluk arayisi. Phillippe'nin kitabin sonuna dogru cagin en seckin capkinlarindan birinden aldigi yanitin onu ne kadar şaşırttığını okuduğumda bende şaşırmıştım. Sanki kendisi hicbirsey hissetmemiş ama hissettigini sanarkende hissedilmemesinin normal karsilanisi onu hayal kirikligina uğratmış gibiydi.
Odile,Phillippe, Renee hep sevilmeyi bekleyenlerden. Isabelle ise olaylari zamanla akisina birikma becerisi gelistirerek bir parca ayrılıyor onlardan.
Aşkın rasyonalize edilemeyecek doğasını ince bir şekilde ortaya koyan güzel bir roman. Maurois'yı daha önce okumamıştım. Helikopter yayınlarının basmış olması zaten bir teşvik unsuru olmuştu, üstelik yayınladıkları ilk kitapmış. İki ana bölümden oluşan romanın ilk kısmında Phillipe'in Odile'e aşkını, ikinci kısımda ise yine bu aşkın arkaplanında İsabelle'in Phillipe'e aşkının hikayesini okuyoruz. Büyük bir keyifle. Kitaptan birkaç alıntı:
"Kadınlar bedenlerini nasıl verirlerse, erkekler de ruhlarını öyle verirler: Bölge bölge, en açıktan en gizliye doğru...
Belki de insanları en çok bölen şey, kimilerinin her şeyden önce geçmişte, kimilerinin de yalnız içinde bulunduğu dakikalarda yaşamalarıdır...
İkili yalnızlık, bıkkınlığa, can sıkıntısına kadar varmayınca, duyguların ve güvenin ağır ağır yükselmesini sağlar, bu da bu yalnızlığı paylaşanları çok yaklaştırır...
Çok güzel anlar hüzünlüdür her zaman. Geçici olduklarını duyar insan, durdurmak ister, bir şey gelmez elinden."
Cet roman est le seul roman que je l'ai lu deux fois et je pense à lire autre fois. Pourquoi ? C'est une histoire d'amour très particuliée:
Amour d'un mari à sa femme que malgré ces trahisons a murmurer son prénom à ces derniers heures de vie.
un roman qui montre les différences entre l'homme et la femme sur le point des relationnels Comment chacun d'eux voire l'autre ? C'est l'une du meilleur classique. Donc SVP lire avec esprit ouvert,critique et surtout avec amour.
هذه الرواية الوحيدة التي قرءتها مرتان و افكر في اعادة قراءة للمرة ثالثة . ما سبب ؟ قصة حب الإستثنائية فالزوج عشق زوجته او عفو طليقته التي رغم خيانتها له. حفظ ذلك العشق و في لحظات إحتضاره الأخيرة .كان يهذي بالإسمها وحدها.و يتذكر ايام حبهما الاولى. هذه الرواية تبين اختلاف الرجل و المراة في الحب. ماذا ينتظر بعض الرجال من الحب و ماذا تنتظر النساء؟ رواية من اجمل ما كتب اندري متاثرا بفلسفة صديقه alain. حين تقرا هذه رواية اقرا بفكر منفتح و نقدي و لكن اهم شئ بحب. هي مذكرات شخصية الجزء الاول الزوج يصف علاقته بزوجته و اسباب الطلاق من وجهة نظره. و جزء الثاني كتبته زوجته الثانية إليزابيت و تصف حالة زوجها معها. و كما قلت في لحظات احتضار كان يهذي بالاسم زوحته الاولى اوديل.
"Çok güzel anlar hüzünlüdür her zaman. Geçici olduklarını duyar insan, durdurmak ister, bir şey gelmez elinden."
...
Kitabı beğendim. Yalnız karakterler bana biraz abartılmış geldi. Altı çizilecek çok saptama vardı, yaşanmış aşk tecrübeleriydi sanki hepsi de... Ama işte karakterler biraz arızalıydı , dolayısıyla aşkları da arızalı oldu:) Kitapta karakterler aşkı çook yüce ulaşılmaz görüyor kalbinde büyütüyor ve aşkına kavuşup onun da fani olduğunu görünce , elindekini bırakıp , başka ruh ve bedenlerindeki aşk arayışına devam ediyor...
Yine aşkı maşkı boşver diyor insan böyle hikayeler okuyunca:))
Sevgi neydi? Sevgi emekti! Gülünü sana özel kılan, senin ona gösterdiğin sabrın ve emeğindi...
Bu kitap salt bir aşk kitabı değil bana göre. Âşık insanı anlatan bir kitap. Aşk ne, sevgi ne bunları da sorgulatıyor aslında. Okurken sık sık kendimiz gibi olmayanı sevdiğimizi düşündüm. Ne zaman sevdiğimiz kişi bize benzemeye başlıyor, işte o zaman o eski merak duygusu, o "heyecan" solmaya başlıyor. Gerçekten o kişiyi her şeyiyle mi seviyoruz yoksa farklılıkları mı ilgi çekici geliyor? Bu kitapta bunu görebiliyoruz, yani en azından benim gördüğüm bu oldu.
Фина, нежна, елегантна, красива, тъжна. Така бих описала “Климати� на Андре Мороа. Роман за любовта, но не онази с щастлив край, а тъжната, неспокойната, тревожната любов - раздираща те отвътре, будеща ревност и скрити пороци. Роман за дълбоката страст, която предизвиква сътресения. Роман за пълното сливане и отдаване на любимия човек, дори и с цената на разтварянето в него.
❣️“Мъжет� отдават душите си, както жените телата си - постепенно, на етапи, след упорита съпротива.� ❣️”Всъщнос� нямах никаква представа какво нещо е любовта. Мисълта, че може да се страда от любов, ми се струваше нетърпимо романтична.� ❣️”Нищ� не довежда човека до по-голям цинизъм от голямата несподелена любов, но и нищо не му придава по-голяма скромност. Истината е, че завладеният от силна страст мъж привлича жените към себе си, и то в момент, когато най-малко желае това.� ❣️“Им� болести, които започват бавно, с леки, съгласуващи се неразположения; други избухват някоя вечер със силна треска. У мен ревността беше внезапна и ужасна болест� ❣️”Бя� спокоен само когато знаех, че тази съвършена красота е затворена в тесните стени на нашия дом.� ❣️”Сам� в присъствието на други аз желаех да я имам за себе си. Исках да властвам над мислите на Одил.� ❣️”Голямат� любов не стига, за да привържеш към себе си любимото същество, ако не съумееш наред с това да обогатяваш живота му с все нови и нови неща.� ❣️”Погрешно е да се мисли, че любовта е сляпа: тя само е безразлична към недостатъците и слабостите, макар и да ги вижда, защото вярва, че е намерила в едно същество най-важното за себе си, което често пъти е неизразимо.� ❣️”Любовт� по-лесно понася отсъствието или смъртта, отколкото съмнението и изневярата.� ❣️”Всъщнос� истински влюбената жена няма индивидуалност. Тя твърди, че е личност, мъчи се сама да се убеди в това, но не е вярно. Не, тя се старае да разбере каква жена любимият желае да намери в нея и да стане тая жена…� ❣️”На�-красивите мигове са винаги тъжни. Човек чувства, че са минолетни, иска да ги задържи, но не може.�
I use to hate, hate, hate Romance Novels. But I loved this one.
A book review.
Climates
written by Maurois, André (A French author, 1885 -1967)
It is now, one of my all time favourites. One of the nicest, easiest to read novels with the characters perfectly conceived and demonstrated and that's no guff! Romance or not! I may even change my mind. Maybe deep down inside, I really do like Romance Novels. This novel deals more with character than action.
Two main characters The first half of the story is told by Philippe Marcenat. Who becomes suspicious of his wife, Odile Malet. The second half of the story is told by Isabelle, his second wife, who then becomes jealous and suspicious of Philippe.
Other Characters Odile's lover, François. Philippe's lover, Isabelle.
Jealousy, the scourge of the emotions.
Have you not been jealous before? Not too many people can say they haven't. Most people acknowledge the emotion of jealousy and have had first hand experience with it, and they know it's not very pleasant. I know, I have. From both prospectives. As the one being jealous and the one who's been, at the blunt of someone's else's jealousy. As I get older. Jealousy seems so fleeting and destructive that you want to forget those times and has waned in my psyche. I no longer get as jealous as I once did. I have no need. This book, makes me realize how foolish I was. I'm embarrassed. As I'm sure you will be after reading, Climates.
I'm going to give this novel two thumbs up. I'd give it three if I had another one.
bir gün ilişkiler üzerine yazılmış en güzel romanlardan biri olduğunu bildiğim/duyduğum iklimler'e gitti elim ve kendime en yakın çeviriyi samih tiryakioğlu'nunki olarak tespit ettim. bu sebeple ki güven yayınevinden çıkan tatlı mı tatlı kırmızı kapaklı, ciltli bir versiyonunu edinip büyük bir şevkle okumaya başladım.
romanı sevdim, bulmayı umduklarımı çoğunlukla gösterdi bana. sanırım buna en büyük sebep, tek bir hikaye içinde aşkın geçişken hallerini, yaşattığı farklı iklimleri göstermesiydi. yazarın aşk hallerinin insanın ruhunda yarattığı bin bir türlü iniş ve çıkışı kadın ve erkek gözünden, hem de seven-sevmeye çalışan/ aldatan-aldanan gibi ikilikler üzerinden bu kadar incelikli ve gerçeklikle anlatması; aşık insana, unutamayan insana, kadına, erkeğe, her neyse işte, dair bu denli katmanlı bir anlatı sunması romanı benim için çok keyifli ve değerli kıldı.
kitabı bitirdiğimde ise hoş ama buruk bir tat kaldı geriye.
okunacak, sırasını bekleyen onca kitap varken kendini yeniden okuttu iklimler. çok az kitaba yeniden dönerim. lise yıllarında kütüphaneden alıp okuduğum neredeyse unuttuğum bir romandı, helikopter'in baskısının çekiciliğine daha fazla karşı koyamadım. üstünden bu kadar çok roman geçince illaki başkalarıyla çağrışım bağları kuruluyor. yine de tekrar okuduğum için kesinlikle pişman olmadığım, karakter tahlilleri son derece yerinde, empati kurdurmayı başarabilen, anlaşılan ve anlatan, içinde kaybolduğunuz başarılı aşk romanlarından biri. aşk romanı olacaksa böylesi olsun.
Hani bir söz vardır, ki şu anda doğru kelimelerle değil, aklıma geldiği gibi ifade edeceğim; insan aşık olduğunda birinci de, beşinci de ilktir, der. (Kim demişti?) Şimdi ben bu sözü İklimler dolayımında şöyle değiştiriyorum: İnsan aşık olduğunda birinci de, beşinci de tektir. Bu tek olma hâli her bir ilişkide karşı tarafın bizi dönüştürmesinden, böylece her bir defasında bizden başka başka kişiler yaratılmasından, hatta bir önceki ilişkimizde yargıladığımız, dışladığımız ne varsa bir sonrakinde benimseyebilmemizden geliyor. Odile'in Philippe'i ile Isabelle'in Philippe'ine bakın, hangisi gerçek Phillipe? İkisi de. Bu kitaptaki bir başka kimlik değiştirme hikayesi de seven Philippe ile sevilen Philippe arasındaki. Hangisi diğerine yeğ? Sevmek tabi ki, acı çekmek, aşık olmak. Bu kitap tahminimden fazlasıydı ve beni çokça düşündürdü. Maurois aşk romanı değil, felsefe kitabı yazmış, duyguları dile getirmedeki başarısı neredeyse bir Nabokov, Proust, Flaubert ve daha niceleri.
son zamanlarda bir kitapla ilgili hiç bu kadar hayal kırıklığı duymamıştım sanırım. goodreads timelineımda okuyup beğenen çok insan olunca çok merak ettim, okumadan önce yazılan yorumlara baktım hatta. kötü yorum yoktu, öyle olunca daha da merak ettim.
kitabın kapağı, kitabın tasarımı ve sayfa kalitesi müthiş. fakat çeviri oldukça başarısız, Tahsin ü türkçesi okumayı baya zorlaştırıyor.
kitapta beni rahatsız eden çok şey var, en önemlisi aşkı tanımlama şekli çok hastalıklı. kadın erkek ilişkilerini de bu hastalıklı tanımlama üzerine kurduğu için son derece toksik kimsenin mutlu olmadığı ilişkiler okuyoruz kitapta.
belki yazıldığı dönem için konuyu işleme açısından makul hatta başarılı bulunabilir, ben bulamadım.
işin ilginç kısmı her defasında iyi yapıtlar okuduğumda beni şaşırtan her yazarın ayrı bir stili anlatım gücü olmasına rağmen her birinin beni bu kadar etkileyebilmesi. Bunu çok büyüleyici buluyorum.
İklimleri tekrardan okumam iyi oldu, burada eklemek istediğim diğer bir durumda Fransız klasik yazarları genelde dramatik trajedi türünde yazanların genelde birbirine benzeyen stilde yazıklarını fark ettim. Pierre La Mure 'yi (Kırmızı Değirmen)....
aşk hikayesi olarak baktığımda ortalamanın biraz üzerinde bulduğum fakat ilişkilerin insan kişiliği üzerindeki tahlilleriyle 5 yıldız verdiğim kitap.
her karakter kendi kişiliği üzerinden düşünecek olsa bir diğerini suçlayabilecekken,diğerinin de geçmişini,kişiliğini göz önünde bulundurduğu için doğru veya yanlış ortadan kalkıyor.odile'i daha az tanıyan biri kolayca eleştirebiliyorken eşi philippe odile'in davranışlarının kişiliğinin bir sonucu olduğunu ve odile'in elinden başka türlüsünün gelmeyeceğini bildiğinden onu yargılamıyor.bu yargılamama durumu philippe ile ikinci eşi isabelle arasında da var.bu yüzden karakterlere bi yerde tam kızacakken karakterin kişiliğini ve kişiliği de geçmişin şekillendirdiğini düşünerek hiçbirine kızamadım. her karakteri aslında ne kadar da içimizde barındırdığımızı, bir karakterin bir diğerine ne kadar benzeyebileceğini bunun sadece bir diğer insana bağlı olduğunu,philippe'in ilk evliliğinde odile'i kıskanan tarafken ikinci evliliğinde odile gibi davranması ve kıskanılan taraf olmasında bir kez daha gördüm.
'' çoğu kez bir kadının bize çektirdiği dayanılmaz acılar başka bir kadının bizi sevmesine ve mutsuz olmasına neden olur.'' kitabın içinde geçen bu cümleye de kitabın özeti diyebilirim.
Đọc cuốn này, mình có cảm giác như đang đọc ‘Những lần ta chia tay� vậy. Cuốn sách cũng được chia ra 2 phần, mình cũng thích mạch truyện phần 1 hơn, ch� có khác biệt là người k� chuyện trong cuốn này có thay đổi. Một câu chuyện v� tình yêu của một người đàn ông, v� những người ph� n� yêu anh ta và được anh ta yêu, � bên anh ta chung thủy và ham mê những lạc thú bên ngoài, đặt anh ta vào giữa s� th� lỏng an tâm và những ghen tuông nghi ng�. Văn phong mang đúng chất Pháp, nh� nhàng rất thơ, với những câu triết lý, như trong ‘Trà hoa nữ� vậy.