Falih Rıfkı Atay
Born
İstanbul, Turkey
Died
March 20, 1971
Genre
![]() |
´Ü±ð²â³Ù¾±²Ô»å²¹ÄŸÄ±
10 editions
—
published
1932
—
|
|
![]() |
Dz¹²Ô°ì²¹²â²¹
7 editions
—
published
1952
—
|
|
![]() |
Atatürk'ün Bana Anlattıkları: Mustafa Kemal'in Ağzından Vahidettin
5 editions
—
published
1955
—
|
|
![]() |
Babanız Atatürk
2 editions
—
published
2006
—
|
|
![]() |
Mustafa Kemal'in Mütareke Defteri
2 editions
—
published
1955
—
|
|
![]() |
Atatürk'ün hatıraları 1914-1919
|
|
![]() |
Ateş ve Güneş
—
published
1918
|
|
![]() |
İmparatorluğun Batış Yılları
2 editions
—
published
1963
—
|
|
![]() |
°³Ü°ù³Ù³Ü±ô³ÜÅŸ
2 editions
—
published
1966
—
|
|
![]() |
Atatürkçülük Nedir?
2 editions
—
published
1966
—
|
|
“Tren giderken iki tarafımızda Suriye ve Lübnan'ı sanki safra gibi boÅŸaltıyoruz. Yarın kendimizi Anadolu köylerinin arasında Kudüs'süz, Åžam'sız, Lübnan'sız, Beyrut'suz ve Halep'siz, öz can ve öz ocak kaygısına boÄŸulmuÅŸ, öyle periÅŸan bulacağız.
Kumandanım harap Anadolu topraklarını gördükçe:
- Keşke vazifem buralarda olsaydı, diyor.
Keşke vazifesi oralarda olsaydı. Keşke o altın sağnağı ve enerji fırtınası, bu durgun, boş ve terkedilmiş vatan parçası üstünden geçseydi!
- Eğer kalırsam, diyor; bütün emelim Anadolu'da çalışmaktır.
Eğer kalırsa, eğer bırakılırsa... Anadolu hepimize hınç, şüphe ve güvensizlikle bakıyor. Yüz binlerce çocuğunu memesinden sökerek alıp götürdüğümüz bu anaya, şimdi kendimizi ve pişmanlığımızı getiriyoruz, istasyonda bir kadın durmuş, gelene geçene:
- Benim Ahmed'i gördünüz mü? diyor. Hangi Ahmed'i? Yüz bin Ahmed'in hangisini? Yırtık basmasının altından kolunu çıkararak, trenin gideceği yolun, İstanbul yolunun aksini gösteriyor:
- Bu tarafa gitmiÅŸti, diyor.
O tarafa? Aden'e mi, Medine'ye mi, Kanal'a mı, Sarıkamış'a mı, Bağdat'a mı?
Ahmed'ini buz mu, kum mu, su mu, skorpit yarası mı, tifüs biti mi yedi Eğer hepsinden kurtulmuşsa, Ahmed'ini görsen, ona da soracaksın:
- Ahmed'imi gördün mü?
Hayır... Hiçbirimiz Ahmed'ini görmedik. Fakat Ahmed'in her şeyi gördü. Allah'ın Muhammed'e bile anlatamadığı cehennemi gördü.
Şimdi Anadolu'ya, batıdan, doğudan, sağdan, soldan bütün rüzgârlar bozgun haykırışarak esiyor. Anadolu, demiryoluna, şoseye, han ve çeşme başlarına inip çömelmiş, oğlunu arıyor. Vagonlar, arabalar, kamyonlar, hepsi, ondan, Anadolu'dan utanır gibi, hepsi İstanbul'a doğru, perdelerini kapamış, gizli ve çabuk geçiyor.
Anadolu Ahmed'ini soruyor. Ahmed, o daha dün bir kurşun istifinden daha ucuzlaşan Ahmed, şimdi onun pahasını kanadını kısmış, tırnaklarını büzmüş, bize dimdik bakan ana kartalın gözlerinde okuyoruz.
Ahmed'i ne için harcadığımızı bir söyleyebilsek, onunla ne kazandığımızı bir anaya anlatabilsek, onu övündürecek bir haber verebilsek... Fakat biz Ahmed'i kumarda kaybettik!”
― ´Ü±ð²â³Ù¾±²Ô»å²¹ÄŸÄ±
Kumandanım harap Anadolu topraklarını gördükçe:
- Keşke vazifem buralarda olsaydı, diyor.
Keşke vazifesi oralarda olsaydı. Keşke o altın sağnağı ve enerji fırtınası, bu durgun, boş ve terkedilmiş vatan parçası üstünden geçseydi!
- Eğer kalırsam, diyor; bütün emelim Anadolu'da çalışmaktır.
Eğer kalırsa, eğer bırakılırsa... Anadolu hepimize hınç, şüphe ve güvensizlikle bakıyor. Yüz binlerce çocuğunu memesinden sökerek alıp götürdüğümüz bu anaya, şimdi kendimizi ve pişmanlığımızı getiriyoruz, istasyonda bir kadın durmuş, gelene geçene:
- Benim Ahmed'i gördünüz mü? diyor. Hangi Ahmed'i? Yüz bin Ahmed'in hangisini? Yırtık basmasının altından kolunu çıkararak, trenin gideceği yolun, İstanbul yolunun aksini gösteriyor:
- Bu tarafa gitmiÅŸti, diyor.
O tarafa? Aden'e mi, Medine'ye mi, Kanal'a mı, Sarıkamış'a mı, Bağdat'a mı?
Ahmed'ini buz mu, kum mu, su mu, skorpit yarası mı, tifüs biti mi yedi Eğer hepsinden kurtulmuşsa, Ahmed'ini görsen, ona da soracaksın:
- Ahmed'imi gördün mü?
Hayır... Hiçbirimiz Ahmed'ini görmedik. Fakat Ahmed'in her şeyi gördü. Allah'ın Muhammed'e bile anlatamadığı cehennemi gördü.
Şimdi Anadolu'ya, batıdan, doğudan, sağdan, soldan bütün rüzgârlar bozgun haykırışarak esiyor. Anadolu, demiryoluna, şoseye, han ve çeşme başlarına inip çömelmiş, oğlunu arıyor. Vagonlar, arabalar, kamyonlar, hepsi, ondan, Anadolu'dan utanır gibi, hepsi İstanbul'a doğru, perdelerini kapamış, gizli ve çabuk geçiyor.
Anadolu Ahmed'ini soruyor. Ahmed, o daha dün bir kurşun istifinden daha ucuzlaşan Ahmed, şimdi onun pahasını kanadını kısmış, tırnaklarını büzmüş, bize dimdik bakan ana kartalın gözlerinde okuyoruz.
Ahmed'i ne için harcadığımızı bir söyleyebilsek, onunla ne kazandığımızı bir anaya anlatabilsek, onu övündürecek bir haber verebilsek... Fakat biz Ahmed'i kumarda kaybettik!”
― ´Ü±ð²â³Ù¾±²Ô»å²¹ÄŸÄ±
“Gözyaşının hiçbir faydası olmadığını anlamak için, Yahudilerin Kudüs'te yüzlerce yıldan beri her cumartesi günü
başlarını dayayıp ağladıkları taşı ziyaret ediniz: Yüzlerce yıllık gözyaşı, bu ağlama duvarını bir santim
²¹ÅŸÄ±²Ô»åı°ù³¾²¹³¾Ä±ÅŸ³Ùı°ù.
Paranın ne büyük kuvvet olduğunu anlamak için ise, Filistin kıyılarını ve içlerini Yahudilerin ve büyük Arap sayısını
çöle doğru süren Siyonist sömürgeciliğini görün. Yüzlerce yıllık gözyaşı, bir külçe altına değmez. Balfur'un bir
nutku, Davud'un bütün mezmurlarından daha tesirlidir.”
― ´Ü±ð²â³Ù¾±²Ô»å²¹ÄŸÄ±
başlarını dayayıp ağladıkları taşı ziyaret ediniz: Yüzlerce yıllık gözyaşı, bu ağlama duvarını bir santim
²¹ÅŸÄ±²Ô»åı°ù³¾²¹³¾Ä±ÅŸ³Ùı°ù.
Paranın ne büyük kuvvet olduğunu anlamak için ise, Filistin kıyılarını ve içlerini Yahudilerin ve büyük Arap sayısını
çöle doğru süren Siyonist sömürgeciliğini görün. Yüzlerce yıllık gözyaşı, bir külçe altına değmez. Balfur'un bir
nutku, Davud'un bütün mezmurlarından daha tesirlidir.”
― ´Ü±ð²â³Ù¾±²Ô»å²¹ÄŸÄ±
“Kadın anlayışında pek Garplı olduÄŸu söylenemez. Hatta hanımların tırnaklarını boyamasını bile istemezdi. Son derece kıskançtı. Denebilir ki harem eÄŸiliminde idi. Bu onun hissi, mizacı ve alışkanlığıdır. Kafasına göre kadın, hür ve erkekle eÅŸit olmalı idi. Batı medeniyeti dünyasının kadını ile Türk kadını bütün aÅŸağılık duygularından kurtarılmalı idi. Medenî Kanunla Türk kadınına Garp kadınının bütün haklarını veren Atatürk, kendi münasebetlerinde, bırakınız ecnebi erkekle evlenen Türk kadınını, ecnebi kadınla evlenen Türk erkeÄŸine bile tahammül etmezdi. Devrimlerin büyük ve eÅŸsiz kahramanı, kendi koyduÄŸu kanunun sonuçları ile karşılaÅŸmak lâzım gelince: ''Bize göre deÄŸil ha çocuklar...'' dedi.”
― Dz¹²Ô°ì²¹²â²¹
― Dz¹²Ô°ì²¹²â²¹
Topics Mentioning This Author
topics | posts | views | last activity | |
---|---|---|---|---|
Oldtimer - Klasik...:
![]() |
30 | 63 | Mar 22, 2020 12:13PM | |
Nothing But Readi...: Cleaning Out the TBR Closet 2020 | 715 | 909 | Jan 03, 2021 03:42PM | |
Nothing But Readi...: Cleaning Out the TBR Closet 2021 | 1181 | 1196 | Jan 03, 2022 03:36PM | |
The Mystery, Crim...: First Name - Last Name | 16484 | 3232 | May 02, 2025 02:43AM | |
Nothing But Readi...: Cleaning Out the TBR Closet 2025 | 472 | 447 | 10 hours, 38 min ago |