Hakan's Reviews > ³Û²¹ÅŸ²¹³¾²¹°ì
³Û²¹ÅŸ²¹³¾²¹°ì
by
by

kahramanımız fugui, romanımız fugui'nin hayat hikayesini anlatıyor. fugui'nin hikayesinde çin'in yakın dönem tarihinin derin izleri var. fugui'nin hikayesinde alabildiğine yokluk ve yoksulluk, fugui'nin hikayesinde akıl almaz kayıplar, yıkımlar, ölümler, ölümler var. fugui'nin hikayesi çoğu yazarın, inandırıcılığı olmaz diye yazmayacağı kadar acı bir hikaye. kötü romanlarda ya da filmlerde olur hani, okuyucu/izleyici önce duygulanıp ağlamaya başlar, hikaye gözyaşlarıyla ilerler ilerler ve sonra öyle bir noktaya gelir ki, olamaz der artık izleyici, bu kadarı olamaz, bu hikaye/bu film çok saçma, çok acı-çok üzücü bir hikayeye gülmeye başlanır o noktadan sonra, hikaye dalga konusu olur. yazarlar kaçınırlar böyle hikayelerden, böyle hikayeler kurguda olmaz çünkü. böyle hikayeler sadece hayatta olur, gerçek hayatta. güzellikler, sevinçler, mutluluklar yok değildir, bilakis parlarlar, ışıldarlar bu anlar ama büyük, çok büyük acılar içinde.
yazarımız, türkçede ilk kez okuma imkanı bulduğumuz yu hua, böyle bir hikayeyi hakkını vererek anlatıyor işte. romanın kurgusu, hikayenin inandırıcılık/sahicilik hissinden kopmamasında en büyük etken. fugui hayatını, halk şarkıları üzerine araştırma yapmak için köyüne gelen bir yabancıya anlatıyor. okur olarak hayat hikayesini hem fugui'nin kendi ağzından okuyor, hem de yabancı dinleyicinin yerinde görebiliyoruz kendimizi. hem doğrudan dinleyiciyiz hem de belli bir mesafedeyiz. anlatıcı ve dinleyici arasında oluşan dil, süssüz, "edebiyattan" uzak. "gerçek" hayatta hikaye neden ve nasıl anlatılırsa öyle anlatılıyor. zaman zaman hissedilen hikayenin kişilerine ve ait olduğu coğrafyaya uzaklık ve yabancılık duygusu, roman bu hikayeci-dinleyici ikilisini hatırlattıkça ortadan kalkıyor ayrıca. okuyucu olarak kaba duyguların üstüne çıktığımız zaman gerçek soruları sormaya başlıyoruz artık: bu hikaye neden anlatılıyor? anlamı ne?..ve bu roman neden yazılmış?..ve hayat, romanın hem basit hem iddialı adındayız artık: yaşamak, bu hayatın, yaşanan bunca acının, acılar içinde hissettiğimiz sevincin, mutluluğun anlamı ne?..
sonuç olarak iyi romanların ve nitelikli edebiyatın özelliklerini taşıyor bu roman. basit cümlelerden sağlam bir mimari, sıradan bir hayattan yaşamanın kendisi. olabildiğince çin'e özgü, olabildiğince evrensel. olabildiğince kolay okunan, olabildiğince zor sindirilen.
yazarımız, türkçede ilk kez okuma imkanı bulduğumuz yu hua, böyle bir hikayeyi hakkını vererek anlatıyor işte. romanın kurgusu, hikayenin inandırıcılık/sahicilik hissinden kopmamasında en büyük etken. fugui hayatını, halk şarkıları üzerine araştırma yapmak için köyüne gelen bir yabancıya anlatıyor. okur olarak hayat hikayesini hem fugui'nin kendi ağzından okuyor, hem de yabancı dinleyicinin yerinde görebiliyoruz kendimizi. hem doğrudan dinleyiciyiz hem de belli bir mesafedeyiz. anlatıcı ve dinleyici arasında oluşan dil, süssüz, "edebiyattan" uzak. "gerçek" hayatta hikaye neden ve nasıl anlatılırsa öyle anlatılıyor. zaman zaman hissedilen hikayenin kişilerine ve ait olduğu coğrafyaya uzaklık ve yabancılık duygusu, roman bu hikayeci-dinleyici ikilisini hatırlattıkça ortadan kalkıyor ayrıca. okuyucu olarak kaba duyguların üstüne çıktığımız zaman gerçek soruları sormaya başlıyoruz artık: bu hikaye neden anlatılıyor? anlamı ne?..ve bu roman neden yazılmış?..ve hayat, romanın hem basit hem iddialı adındayız artık: yaşamak, bu hayatın, yaşanan bunca acının, acılar içinde hissettiğimiz sevincin, mutluluğun anlamı ne?..
sonuç olarak iyi romanların ve nitelikli edebiyatın özelliklerini taşıyor bu roman. basit cümlelerden sağlam bir mimari, sıradan bir hayattan yaşamanın kendisi. olabildiğince çin'e özgü, olabildiğince evrensel. olabildiğince kolay okunan, olabildiğince zor sindirilen.
Sign into Å·±¦ÓéÀÖ to see if any of your friends have read
³Û²¹ÅŸ²¹³¾²¹°ì.
Sign In »
Reading Progress
April 22, 2016
– Shelved as:
to-read
April 22, 2016
– Shelved
May 12, 2016
–
Started Reading
May 16, 2016
–
Finished Reading