Argos's Reviews > Yürekteki Hayvan
Yürekteki Hayvan
by
by

Bu yılı bitirirken böyle çarpıcı bir kitap okumak yıl sonu hediyesi gibi oldu. Romen yazar Herta Müller’in iç yakan, ruh karartan, acı ilaç gibi tad bırakan, adı gibi ilginç, oldukça farklı bir romanı “Yürekteki Hayvan�. Çavuşesku dönemi Romanya’sında geçen bence otobiyografik öğelerle zenginleştirilmiş bir hikaye. Almanya’ya iltica eden ve romanını 1994’de Almanca yayınlayan Müller muhalif olarak dikta yönetimi altında yaşamanın imkansızlığını anlatmayı hedeflemiş. Bunun yanında Çavuşesku yönetimindeki ülkesinde insanlarının çaresizliklerini, köy ile kent insanları arasındaki uyumsuzluğu, yalnızlığa düşen rejime uyum sağlamak istemiyen kişilerin kendilerine çıkış ararken yaşadıkları travmaları da anlatmış.
Dili çok farklı, çok iddialı olacak ama zaman kavramı zamansızlaşmış, geriye dönüşler ve ileriye sıçramalar içiçe, hiç bu kadar zamanla oynayan bir yazar okumadım şimdiye kadar. Aslında kullandığı dil çok basit ve anlaşılır olmasına rağmen okura oldukça mesafeli duruyor, bu seçimi yazarın bir diğer etkileyici yönü. Kitabı hakkıyla anlayabilmek için ya iki kez okumak ya da sıkça baş taraflara dönüp tekrar okumak gerekiyor ki, ben ikinci yöntemi yoğun kullandım. Hayat hikayesini okuyunca kitaptaki anlatıcının yazar olduğunu düşünüyorum. Lütfen kitaba başlamadan yazarın özgeçmişini okuyun. Taşrada bir genç kadının üniversite okumak için geldiği şehirde dikdörtgenler dedikleri odaları olan yurtta kalışı ile hikaye başlasa da romanda bu dikdörtgenlerin baskısı rejim baskısıyla yanyana hep hissediliyor. Oda arkadaşı Lola’nın ölümündeki şüphe, intihar mı cinayet mi ikilemi kadar Lola’nın ölümünde kullanılan kemerinin de bu ölümde sorumlu mu değil mi ikilemi anlatıcıyı kıskıvrak yakalıyor.
Politik yakınlaşmalarla kurduğu arkadaşlıklar (Georg, Kurt, Edgar) bazen anlatıcıya nefes aldırırken bazen kabus olarak hayatına giriyor. Bir de bunlara iş yeri arkadaşı apolitik kişilikteki Tereza da katılmakta. İşkenceler, sorgular, ölümler ağır havayı daha da ağırlaştırıyor. H. Müller bu ağırlığı kullandığı olağanüstü metaforlar ve imgelerle mükemmel bir şekilde hem hafifletiyor hem de ağırlığı daha da hissettiriyor. Örneğin ham erik, külotlu çorap, tahta kavun, teneke koyun, altındaki deliklerden yolu gören yolcular, başları eğik sanki uyuyarak oturan yolcular, oyuncaklar, örümcek kuşu, berber makası, fındık vb.
Dört kişi çıktıkları yolda iki kişi kalan anlatıcı hem kendisi hem de Macar asıllı evsahibi Margit üzerinden göçmenliğin zorluğunu ve hüznünü de hikayesine yedirmiş. Aslında çok katmanlı bir roman, şöyle ki; 2. Dünya Savaşı sonrası oluşan Nazi nefretini Führer hayranı bir SS subayı olan babasına kadar, oradan da Almanlara kadar genişleten anlatıcı sonuçta çözümü Almanya’ya kaçmakta buluyor. Sovyetlerdeki rejim ve 2. Dünya Savaşı’nda Sovyet askerlerinin yerel halka davranışı da yazarın kaleminden kağıda dökülmüş. Yüzbaşı Pjele tiplemesi ise tüm otokratik rejimlerde olmazsa olmazlardan.
Çeviri (Çağlar Tanyeli) mükemmel, yazı karakteri ve kullanılan font ölçeği okumayı çok rahatlatıyor, baskı hatası nerdeyse hiç yok, kapak tasarımı da özenli ve dikkat çekici, bu yönleriyle de kitap parıldıyor. Siren Yayınları iyi iş çıkarmış. Kitabın ağır ve sarsıcı olması sadece konusundan değil yazarın dili ve kullandığı edebiyat yöntemleriyle de ilgili. Buna rağmen okumanızı öneriyorum, farklı bir okuma olacağından eminim.
Kitap bitti yüreğime bir hayvan geldi oturdu�
Dili çok farklı, çok iddialı olacak ama zaman kavramı zamansızlaşmış, geriye dönüşler ve ileriye sıçramalar içiçe, hiç bu kadar zamanla oynayan bir yazar okumadım şimdiye kadar. Aslında kullandığı dil çok basit ve anlaşılır olmasına rağmen okura oldukça mesafeli duruyor, bu seçimi yazarın bir diğer etkileyici yönü. Kitabı hakkıyla anlayabilmek için ya iki kez okumak ya da sıkça baş taraflara dönüp tekrar okumak gerekiyor ki, ben ikinci yöntemi yoğun kullandım. Hayat hikayesini okuyunca kitaptaki anlatıcının yazar olduğunu düşünüyorum. Lütfen kitaba başlamadan yazarın özgeçmişini okuyun. Taşrada bir genç kadının üniversite okumak için geldiği şehirde dikdörtgenler dedikleri odaları olan yurtta kalışı ile hikaye başlasa da romanda bu dikdörtgenlerin baskısı rejim baskısıyla yanyana hep hissediliyor. Oda arkadaşı Lola’nın ölümündeki şüphe, intihar mı cinayet mi ikilemi kadar Lola’nın ölümünde kullanılan kemerinin de bu ölümde sorumlu mu değil mi ikilemi anlatıcıyı kıskıvrak yakalıyor.
Politik yakınlaşmalarla kurduğu arkadaşlıklar (Georg, Kurt, Edgar) bazen anlatıcıya nefes aldırırken bazen kabus olarak hayatına giriyor. Bir de bunlara iş yeri arkadaşı apolitik kişilikteki Tereza da katılmakta. İşkenceler, sorgular, ölümler ağır havayı daha da ağırlaştırıyor. H. Müller bu ağırlığı kullandığı olağanüstü metaforlar ve imgelerle mükemmel bir şekilde hem hafifletiyor hem de ağırlığı daha da hissettiriyor. Örneğin ham erik, külotlu çorap, tahta kavun, teneke koyun, altındaki deliklerden yolu gören yolcular, başları eğik sanki uyuyarak oturan yolcular, oyuncaklar, örümcek kuşu, berber makası, fındık vb.
Dört kişi çıktıkları yolda iki kişi kalan anlatıcı hem kendisi hem de Macar asıllı evsahibi Margit üzerinden göçmenliğin zorluğunu ve hüznünü de hikayesine yedirmiş. Aslında çok katmanlı bir roman, şöyle ki; 2. Dünya Savaşı sonrası oluşan Nazi nefretini Führer hayranı bir SS subayı olan babasına kadar, oradan da Almanlara kadar genişleten anlatıcı sonuçta çözümü Almanya’ya kaçmakta buluyor. Sovyetlerdeki rejim ve 2. Dünya Savaşı’nda Sovyet askerlerinin yerel halka davranışı da yazarın kaleminden kağıda dökülmüş. Yüzbaşı Pjele tiplemesi ise tüm otokratik rejimlerde olmazsa olmazlardan.
Çeviri (Çağlar Tanyeli) mükemmel, yazı karakteri ve kullanılan font ölçeği okumayı çok rahatlatıyor, baskı hatası nerdeyse hiç yok, kapak tasarımı da özenli ve dikkat çekici, bu yönleriyle de kitap parıldıyor. Siren Yayınları iyi iş çıkarmış. Kitabın ağır ve sarsıcı olması sadece konusundan değil yazarın dili ve kullandığı edebiyat yöntemleriyle de ilgili. Buna rağmen okumanızı öneriyorum, farklı bir okuma olacağından eminim.
Kitap bitti yüreğime bir hayvan geldi oturdu�
Sign into ŷ to see if any of your friends have read
Yürekteki Hayvan.
Sign In »
Reading Progress
October 28, 2022
– Shelved
October 28, 2022
– Shelved as:
to-read
December 8, 2022
–
Started Reading
December 11, 2022
–
Finished Reading