Å·±¦ÓéÀÖ

Okuduğum ilk Heinrich Böll kitabı, sevdim�
Diyaloglar ve monologlar olarak kaleme alınmış roman, 1980’lerde Almanya'da geçiyor ve II. Dünya Savaşı sonrası dönemi sorguluyor. Ren kıyısında yaşayan seçkin politikacılar, yöneticiler, bankerler ve aristokratların hayatlarındaki kadınların gözüyle Alman yönetici elitine bakıp, çarpıcı bir toplumsal tabloyla ve yüzleşmeyle karşılaşıyoruz�
Böll Nazi geçmişini lanetlemiş, yeni ufuklara yelken açmış gözüken bu yönetici sınıfın aslında nasıl da eski kadrolar tarafından yönlendirildiğini, sınıf ve din bağlantılarını, gücün nasıl yozlaştığını, siyasi ve ekonomik çıkarlar uğruna yapılan riyakarlıkları çok güzel anlatmış. Özellikle de erkek karakterler “iş, şan ve kazanç� uğruna gözlerini kapatıp “başarıdan başarıya koşarken�, vicdani sorgulamayı kadınların yapması ve yaşananlara verdikleri tepkiler beni etkiledi. Galiba kural asırlardır aynı; haksızlığa dayanamayıp, sessizliğini bozan kadınlar önce “deli�, “geçimsiz� damgası yiyor, bir sonraki aşama ise ya tımarhane ya intihar�