Å·±¦ÓéÀÖ

Mühendis Walter Faber aklın ve mantığın belirlediği sınırlarda yaşamayı seven, modern, gerçekçi ve bilimin gücüne inanan bir bireydir. 1950’lerde yaşayan, dönemin modern bireyini yansıtan uç örneklerden biridir. Rastlantıya ve kadere teslim olmayacak kadar akılcı bir hayat tarzı vardır. İşi gereği sık sık seyahat etmektedir. Bir gün bu seyahatleri sırasında hayatını ve yaşama bakış açısını değiştirecek ve derinden sarsacak bir rastlantısal olayın kurbanına dönüşür.

Max Frisch baş karakter Walter Faber’i kurgunun merkezine alarak, onun üzerinden modern insan eleştirisi yapıyor. Bunu yaparken de bir çok dünya meselesine büyük büyük parantezler açıyor. Kadın- erkek eleştirisi, sömürülen toplumlar, sanat, Amerikan kültürü eleştirisi ve hatta Hitler bile bu parantezlerin içinde.

Olay kurgusu ile insanı şaşırtmadan, sürprizsiz ama çarpıcı bir şekilde ilerliyor kitap. Faber’i, o güçlü modern insanı ve bakış açısını çok açık ve net bir şekilde, tıpkı karakterin düşüncelerinde ve davranışlarında sergilediği gibi algılıyor ve o kafa yapısında, zihninde canlandırdığı gibi bir dünyada onu kabulleniyoruz.

Roman sonlara yaklaştıkça karakterler ve dünyaları sarsıcı bir şekilde değişiyor. Bu sayede aklın ve bilimin insan hayatında çok önemli olduğunu ama yine de bireyin kendi tercih ve çıkmazlarının hayatının üzerinde daha büyük bir etkisi olduğunu anlıyoruz.

Kitapla ilgili Ayfer Tunç ve Murat Gülsoy’un diyaloglarını izlemenizi tavsiye ederim.