Jefi Sevilay's Reviews > Şimdiki Çocuklar Harika
Şimdiki Çocuklar Harika
by
by

Nahif, keyifli ve düşündürücü
Öncelikle benim okuduğum kitabın 90. baskısıydı ve bugüne kadar 830.000 kitap basılmıştır yazıyordu kapağında. Türkiye'nin kitap okuma karnesi ortadayken bu inanılmaz bir rakam. Daha da okunacak o kesin. Bazı ufak öğeler hariç öyle zamandan bağımsız yazılmış.
Tabi ki Hababam Sınıfı'ndan hatırladığımız sahneler keyifle gülümsetti. Sanıyorum Rıfat Ilgaz'ın kitaplarında bu öğeler yokmuş, filmlerde de bu kitaptan esinlenilmiş. Ben özellikle müfettiş ve cevapları ezberden okuma, köprücük kemiği, okul aile birliği toplantısının her çocuğun ebeveyninin yansıması olduğunun görülmesi ve Güdük Necmi'nin "ben mi?" sahnelerini anımsadım. Belki atladığım da vardır.
Kitabın dili aynı çocuk cümleleri gibi çok yalın, çok güzel. Sanki Ahmet'in mektuplarında bilinçli olarak yapılmış yazım yanlışları vardı ama daha sonra Nesin sözlüğü ve ayrıca Aziz Nesin'in "bu yaşta çocukların hiç yazım yanlışı yapmadan mektup yazması mümkün değildir" notu muhtemelen o dönemde bu kelimeler o şekilde yazılıyordu şeklinde düşündürdü.
Yeni öğretmen gelince "eski öğrendiklerinizi unutacaksınız" sözü muhteşem bir dönem değil, ülke eleştirisidir. Kitabın yazıldığı tarihten neredeyse 50 yıl geçecek hala aynı kafadayız. İşte ben buna çok üzülüyorum. Türkiye hep mi "gelişmekte olan ülke" olacak? Hiç mi gelişmeyecek? Çoktan muasır medeniyetler seviyesine gelmiş olmalıydık. Her geçen gün bundan istikrarlı bir şekilde uzaklaşıyoruz.
Kadın erkek ayrımı üzerine "kadın haklarını koruma derneği var ama erkek haklarını koruma derneği yok" tam çocuk düz mantığıyla, çok yerinde bir eleştiri. Artık bırakın pozitif ayrımcılığı herhangi bir tür ayrımcılık yapmak zorunda olmuyor olmalıydık.
Çocuk yetiştirme olarak elbette ki elimizden geleni yapıyoruz ve ebeveynlerimizin yaptığı hataları yapmamaya gayret gösteriyoruz ama inanın bu kemikleşmiş yanlışlar halen devam ediyor. "Şarkı söylemezsen sana yeni cicilerini giydirmem, şarkı söylersen sana çukulata veririm." halen var örneğin. Ya da "Bunlar senin yaşının konusu değil, sen anlamazsın".
Ebeveyn ikiyüzlülüğü diye bir şey var ve Aziz Nesin de kitabında bunu çok güzel anlatmış. Ben de hatırlarım ortaokul ve lisede DJ'liğe heves etmiştim. Hem de plaklarla! Kendi harçlıklarımı biriktirerek amfi, mixer, turntable (pikap) ve gerekli ekipmanı almıştım. Plaklar ise pahalıydı. Çok iyi hatırlarım öğle yemeklerimi atlayarak her hafta harçlıklarımı biriktirir, haftasonu soluğu Nişantaşı'nda bir pasajın alt katında alır, (adımdan dolayı) bana Jeff Mills diyen çok keyifli bir plakçıda saatlerimi geçirirdim. Ve bu plakları hiç bir ekstra para istemeden kendi harçlıklarımla almama rağmen "paranı bunlara mı harcıyorsun" diye azarlanırdım. Ben çok minyonum ama bu nedenle iriyarı bir arkadaşımı her haftasonu eve çağırır, plakları montunun altında sırtına saklayarak eve sokardım. Tabi plaklar birbiri ardına artardı. Gelelim ikiyüzlülüğe. Bir gün evimize misafir gelmişti. İşte çocuklardan konuşurlarken bana bunları söyleyen annem misafirine "bizim oğlan da müziğe çok meraklı" demesin mi? İşte bu ebeveyn ikiyüzlülüğüdür. Keşke Ahmet veya Zeynep gibi bir mektup arkadaşım olsaydı da ben de dertleşseydim.
Gelişim gerçekten dilde başlıyor. Artık oğluma birşey söylemeden önce iki kez düşünüyorum. Ve eminim beni 6 aylıkken de anlıyordu, şimdi de anlıyor, büyüdüğünde de anlayacak.
Herkese keyifli okumalar!
Öncelikle benim okuduğum kitabın 90. baskısıydı ve bugüne kadar 830.000 kitap basılmıştır yazıyordu kapağında. Türkiye'nin kitap okuma karnesi ortadayken bu inanılmaz bir rakam. Daha da okunacak o kesin. Bazı ufak öğeler hariç öyle zamandan bağımsız yazılmış.
Tabi ki Hababam Sınıfı'ndan hatırladığımız sahneler keyifle gülümsetti. Sanıyorum Rıfat Ilgaz'ın kitaplarında bu öğeler yokmuş, filmlerde de bu kitaptan esinlenilmiş. Ben özellikle müfettiş ve cevapları ezberden okuma, köprücük kemiği, okul aile birliği toplantısının her çocuğun ebeveyninin yansıması olduğunun görülmesi ve Güdük Necmi'nin "ben mi?" sahnelerini anımsadım. Belki atladığım da vardır.
Kitabın dili aynı çocuk cümleleri gibi çok yalın, çok güzel. Sanki Ahmet'in mektuplarında bilinçli olarak yapılmış yazım yanlışları vardı ama daha sonra Nesin sözlüğü ve ayrıca Aziz Nesin'in "bu yaşta çocukların hiç yazım yanlışı yapmadan mektup yazması mümkün değildir" notu muhtemelen o dönemde bu kelimeler o şekilde yazılıyordu şeklinde düşündürdü.
Yeni öğretmen gelince "eski öğrendiklerinizi unutacaksınız" sözü muhteşem bir dönem değil, ülke eleştirisidir. Kitabın yazıldığı tarihten neredeyse 50 yıl geçecek hala aynı kafadayız. İşte ben buna çok üzülüyorum. Türkiye hep mi "gelişmekte olan ülke" olacak? Hiç mi gelişmeyecek? Çoktan muasır medeniyetler seviyesine gelmiş olmalıydık. Her geçen gün bundan istikrarlı bir şekilde uzaklaşıyoruz.
Kadın erkek ayrımı üzerine "kadın haklarını koruma derneği var ama erkek haklarını koruma derneği yok" tam çocuk düz mantığıyla, çok yerinde bir eleştiri. Artık bırakın pozitif ayrımcılığı herhangi bir tür ayrımcılık yapmak zorunda olmuyor olmalıydık.
Çocuk yetiştirme olarak elbette ki elimizden geleni yapıyoruz ve ebeveynlerimizin yaptığı hataları yapmamaya gayret gösteriyoruz ama inanın bu kemikleşmiş yanlışlar halen devam ediyor. "Şarkı söylemezsen sana yeni cicilerini giydirmem, şarkı söylersen sana çukulata veririm." halen var örneğin. Ya da "Bunlar senin yaşının konusu değil, sen anlamazsın".
Ebeveyn ikiyüzlülüğü diye bir şey var ve Aziz Nesin de kitabında bunu çok güzel anlatmış. Ben de hatırlarım ortaokul ve lisede DJ'liğe heves etmiştim. Hem de plaklarla! Kendi harçlıklarımı biriktirerek amfi, mixer, turntable (pikap) ve gerekli ekipmanı almıştım. Plaklar ise pahalıydı. Çok iyi hatırlarım öğle yemeklerimi atlayarak her hafta harçlıklarımı biriktirir, haftasonu soluğu Nişantaşı'nda bir pasajın alt katında alır, (adımdan dolayı) bana Jeff Mills diyen çok keyifli bir plakçıda saatlerimi geçirirdim. Ve bu plakları hiç bir ekstra para istemeden kendi harçlıklarımla almama rağmen "paranı bunlara mı harcıyorsun" diye azarlanırdım. Ben çok minyonum ama bu nedenle iriyarı bir arkadaşımı her haftasonu eve çağırır, plakları montunun altında sırtına saklayarak eve sokardım. Tabi plaklar birbiri ardına artardı. Gelelim ikiyüzlülüğe. Bir gün evimize misafir gelmişti. İşte çocuklardan konuşurlarken bana bunları söyleyen annem misafirine "bizim oğlan da müziğe çok meraklı" demesin mi? İşte bu ebeveyn ikiyüzlülüğüdür. Keşke Ahmet veya Zeynep gibi bir mektup arkadaşım olsaydı da ben de dertleşseydim.
Gelişim gerçekten dilde başlıyor. Artık oğluma birşey söylemeden önce iki kez düşünüyorum. Ve eminim beni 6 aylıkken de anlıyordu, şimdi de anlıyor, büyüdüğünde de anlayacak.
Herkese keyifli okumalar!
Sign into Å·±¦ÓéÀÖ to see if any of your friends have read
Şimdiki Çocuklar Harika.
Sign In »
Reading Progress
December 18, 2021
–
Started Reading
December 18, 2021
– Shelved
December 19, 2021
–
Finished Reading
Comments Showing 1-2 of 2 (2 new)
date
newest »

message 1:
by
Esra Nazenin
(new)
Dec 20, 2021 04:12AM

reply
|
flag

Merhaba. Türkçe öğretmeninizin böyle güzel bir kitap önermesine çok sevindim. Ülkemizde maalesef öğretmenler de yeteri kadar kitap okumadıkları için ya yaşa uygun kitap öneremiyorlar, ya da MEB'den gidip ortaokul çocuğuna ağır rus edebiyatı öneriyorlar. Bizimkiler rus edebiyatından giderdi, dolayısıyla da ne o dönemi bildiğimizden ne de kitap zevkimize uyduğundan iyice kitaptan uzaklaştırırlardı.
Mesela bir arkadaşımın çocuğu için Michael Ende'nin Momo adlı kitabını önerdim. Keyifle okurken öğretmenine göstermiş, öğretmeni de bu senin yaşına uygun değil okuma demiş. Yani her çocuğun kitap zevki aynı olabilir mi?
Dediğiniz gibi Türkiye bence de "gelişmekte olan ülke" değil, "potansiyeli olmasına rağmen gelişmemekte ısrar eden ülke" :)
Güzel sözleriniz için teşekkür eder, keyifli okumalar dilerim.