Rygard Battlehammer's Reviews > Daredevil: Sarı
Daredevil: Sarı
by
by

“Bu kitabı beğenene zorlanmadan Boğaz Köprüsünü satarım,� diye düşündüren bir çizgi roman. Marvel’in birbirinden kötü kitaplarla dolu renkler serisinin ilk kitabı.
Kör bir avukat ve hafif tırt bir süper kahraman olan ama ambiyanstan, atmosferden durumu kotaran Matt Murdock, namıdiğer Daredevil’in katiyen kotarılamamış orijin uyarlaması var karşımızda. Yazar, yine serinin diğer kitapları gibi epistolary bir anlatı hissi yaratmak istemiş. Daredevil’in, geçmişe dönüp hatıralara daldığı, ölmüş yavuklusu Karen Page’e mektup yazdığı bir kitap düşünmüş. Ama uygulaması yavan ve tatsız; Spider-man’de de olduğu gibi sadece bir ilginçlik olsun diye ve dağınık, sıradan ve boktan kurguyu toplar umuduyla var bu üst narasyon; espitemolojik hikayenin genel kurallarına uyulmuyor veya bu anlatı biçimi hikayeye herhangi bir katkıda bulunmuyor.
Jeph Loeb ve Tim Sale ikilisi, özellikle Batman çizgi romanlarıyla tanınmış bir ekip. O yüzden hem seri, hem de bu kitap, yüksek bir beklentiyle başladığım, bu ölçüde kötü bir yazarlığa kesinlikle hazır olmadığım çizgi romanlardı. Daredevil genelde ortalama üstü çizgi romanlarını gördüğümüz, geçmişte hem uzun hem de kısa serileriyle güzel hikayeler anlatılmış bir seri. Açıkçası kötü bir Daredevil hikayesi yazmanın güç olduğunu düşünürdüm ben hep. Kingpin, kör adalet savaşçısı, Hell’s Kitchen, Noir derken ister istemez güzel olan bir sonuç çıkar sanıyordum. Loeb zoru başarmış kesinlikle, okuduğum en kötü Daredevil’i yazmış. Hikaye, karakterler, mekan, neredeyse Daredevil ile ilgili her şey eksik, zayıf ve sıkıcı bu kitapta. Diyaloglar kötü, karakterler cansız ve karikatür, hikayenin tonu yanlış, çizim üslubu yanlış, seçilen tema yanlış, baştan sonra her şey yanlış. Erkek karakterler tıpkı yazarın Spiderman’de yaptığı gibi herhangi bir dişi görünce pantolonuna boşalan vasıfsız oğlanlar, yazarın kadın algısı aptalca ve sorunlu. Bunlar normal şartlar altında cinsel açlıklarıyla tanınan karakterler değil bu arada, yazarın karakterleri yorumlaması ahmakça tamamen.
Hikaye bir orijin hikayesi en başta. Sanki defalarca orijin hikayesi okumamışız gibi çakmış eleman “babamı öldürdüler� hikayesini. Ama kısa sürede anlıyorsunuz ki zaten yazarın anlatacak kendi hikayesi de yokmuş, elinin altına ilk gelen “duygusallı gibi� konuya yapışmış, onu yarım yamalak bir hikayecilikle renklerden birine atamış geçmiş. Matt Murdock’ın sekreteri Karen Page’e yazılmış bir mektup ve bu sırada bir taraftan Daredevil’in babasının ölümüne neden olan Fixer’ın peşine düşmesini, bir taraftan da avukatlık bürosunu açmasını okuyoruz.
Karen Page, Daredevil hikayesini şekillendiren önemli karakterlerden normal şartlar altında. Bullseye adlı bir villain’ın kurşunu önüne atlıyor Karen ve Matt’in ölmesine engel oluyor. Batman’in uğruna lavaboyla Süpermen dövdüğü anası Martha gibi iz bırakan bir bayan yani! Bu hikayede nasıl öldüğü ile ilgili bir şey yok, orijin hikayesi de eksik ve boktan yani, anlamak için karaktere de aşina olmak gerekiyor, bu boktan kitabı okumak yetmiyor. Neyse, İki avukat ofis açıyor, sekreter arıyorlar. Sonra Karen işe başvuruyor, bu dangalaklar “Ofise karı geldi� diye elden ayaktan düşüyor, bir anda apış arası kokuyor ofis. Bir ortaokul çocuğu tarafından yazılmış gibi embesilce flört ve rekabet sahneleri okuyoruz, en sonda da bu mal kör çıkıyor diyor ki Karen öldü, o yüzden artık kırmızı giyiyorum. Aferin , çok iyi düşünmüşsün.
Gerçekten balık baştan kokuyor. Yahu bu Daredevil denen adamın tüm esprisi, hayatı, hatta süper güçleri kör olması üzerinden şekilleniyor, alameti farikası körlük. Borges’in dandik olmayanı gibi düşünün(hehe). ve Bu Loeb malı, daha ikinci sayfada, hikayenin başında Daredevil’e şöyle dedirtiyor: “gözlerimi kapatıyorum ve seni kollarımda görüyorum� BOK GÖRÜYORSUN! Bir dangalak yüzünden burada salon beyefendisi çizgimden çıkmak istemiyorum burada ama ben senin gözüne sıçayım! Lan aptal, dalga mı geçiyorsun sen insanlarla? Para verdik biz bu kitaba şerefsiz!
Bizi etkilemesi ve sanatsal bir dokunuş olarak takdir etmesini beklediği sarı renk ise zaten karakterin modern yorumu ile tamamen alakasız, karaktere de uymayan bir renk. Daredevil yıllar içinde kırmızı ile özdeşleşmiş bir karakter ama 1964’de ilk yaratıldığında tıpkı bu çizgi romanda olduğu gibi sarı tayt üzerine güreşçi mayosu giyen bir denyo olarak tasarlanmış. O yıllarda bile bunun aptalca bir karar olduğu hızla anlaşılmış, yedinci sayıdan itibaren kırmızı kostüme geçilmiş. Devamlılık sağlamak adına da kostüm rengini redconlamış, “bu sarıları ölü boksör babasının donundan yaptı, saygı için giyiyor� denmişti. Bizim hıyar da bu hikayeyi romantize edip, aynen kullanıyor kitapta, üstüne bir de tema haline getiriyor.
Hikaye neresine el atsanız dökülüyor. Kötü espriler-şakalar yapan iki beyinsizin anlatıldığı sit-com atmosferi hakim baştan sonra. Babası dandik, Matt aptal, savaştığı süper kötüler özellikle dandik oğlu dandik, Owl, Matador, Electro ve Purple Man. Ya Owl nedir allah kahretsin. Kingpin ile legal ve illegal cephede mücadele eden, Hell’s Kitchen’a adalet getirmeye çalışan kör kahramanı unutun, kuş kovalayan embesil yazmış Loeb. Yemin ederim anlatırken sinirim bozuluyor.
Bu arada mekan ve dolayısıyla atmosfer konusunda da başarısız kitap. Daredevil hikayelerinin, en az karakterleri kadar kişilik sahibi mekanı Hell’s Kitchen asla yok bu kitapta. Öyle kötü tasarlamış ki herif hikayeyi, tamamen farklı bir yerde, Los Angeles’da, Münih’de veya Tokyo’da geçse bir bok değişmez. Belki Fantastic Dörtlü gelmez en fazla ki o da hikayede neden var anlaşılmıyor bile.
Çizimler karakterle uyumsuz, nasıl Loeb Daredevil karakterinin modern halinden bir bok anlamamışsa, Tim Sale de aynı ölçüde habersiz ne çizdiğinden. Çizim stili sık sık karikatürize, kesinlikle yaklaşamıyor Daredevil’in atmosferine. Kimi Karen Page çizimleri açık ara çirkin; “ben çizsem daha güzel olurdu yeteneksiz herif!� dedirtiyor çizer, böyle saçma çizgi roman mı olur? Dövüşlerde hareket hissiyatının olmaması ise çok acıklı bir çizgi romancı için, daha ne işe yararsın sen? Hareket hissi vermeyi berecemediğinden, iki sayfalık dev panele bir sürü Daredevil çizerek hızlı hareket ediyor izlenimi vermeye çalışmış Tim; herhalde bir aksiyon çizgi roman çizerinin düşebileceği sayılı zavallılıklardandır bu. Owl’un Karen’� kaçırdığı sahnelerde (Ki KAREN’I KUŞ KAPMIŞ olması çok komik kendi başına) suratı ve gölgelemeleri ise muhtemelen uzun zamandır gördüğüm en berbat çizgi roman panelleriydi. Bir editör olarak şu sayfalar benim önüme gelse değil onay vermek, güvenlik çağırırdım ben, tartaklayarak binadan atsınlar diye adamı.
Hepi topu 160 sayfa kitapta saçmalıklar bir değil beş değil. Ne zaman hikaye ilerlemese olası en kötü, en inandırıcı olmayan yollarla çözüm bulunmuş. Mesela kız kaçırılıyor ya (daha doğrusu kuş kapıyor kızı haha), bu dangalak araştırarak bulmak yerine şehrin en yüksek binasına çıkıp bütün şehri dinliyor, milyonlarca insanın arasından kadının yalvaran sesini buluyor dinleyerek. Lan böyle bir gücü yok ki karakterin! Daredevil 20 feetten gürültülü bir ortamda kalp atışı duyabilen veya ses yalıtımlı duvarın arkasından fısıltıdan yüksek sesleri ayırt edebilen duyma gücüne sahip; Bana Marvel Wiki’den alıntı yaptırtmayın burada! Sen hikaye yazmaktan acizsin diye niye götünden güç uyduruyorsun, neden Süpermen’in gücünü veriyorsun düz, büyüsüz, yaratık olmayan insana?
Kitabın başındaki Stan Lee önsözüne ise ayrıca bilendim. Ben bu yaşlı osuruğun söylediği en sıradan ve boş şeylerin feci şekilde şişirilmesine tahammül edemiyorum. O kadar normal, sıradan şeyleri övüp büyük bir bokmuş gibi gösteriyor ki. “Kapaklara bir kez daha bakın, ne kadar zekice ve kronolojik olarak yapılmış değil mi? Üstte de son derece dramatik Daredevil bize bakıyor� diyor, lşan allah allah bakıyorum kapağa, babasıyla yürüyen oğlan var arkada da McDonalds palyaçosu gibi gözüken Daredevil zopa tutuyor. Yenilikçi detay diyor, herif yeni bir bok yazmamış kitapta, 1964 Daredevil’ini çakıp aşırı jenerik ve içinde ASLA BİR BOK OLMAYAN hikaye yazmış sütüne. Altınc fasiküldeki Purple Man ile yaşadığı unutulmaz dövüş diyor, ya insan bir yazdığı cümleyi okur, daha cümle bitmeden unuttum ben Purple Man diye bir kahraman olduğunu. Dördüncü fasikülde tüm zamanların en tuhaf bowling oyunu yazmış, sanırsın ki Bowling sahasında Yuggoth’tan gelen mantarlarla orgye girdiler, kör atınca vuruyor labutu, onu diyor... Gerçekten filmindeki cameosuyla, ön yazısıyla, Stan Lee vasatlığından yıldım ben bu Marvel içeriklerinde. İnsanın bir yaştan sonra artık zorlamaması, emekli olup kenara çekilmeyi bilmesi gerekiyor. Neyse sonunda nanaykentten villayı çekti de düştü yakamızdan, en azından yeni filmlerde çizgi romanlarda görünmüyor artık.
Kitabın çevirisi vasat, zaten çevirmeni de tam olarak vasat işler yapmasıyla bilinen bir insan, okunmaz değil, olabileceğin en azı gibi düşünün. Şakaları aşırı kötü anlatmasına biraz güldüm sadece. Ama bu kitap için çok bile, üzerinde durmuyorum.
Sonuç olarak sinirlerimi ayağa kaldıran, berbat da bir kitaptı. Tadım tuzum kaçtı hakikaten, okumayın, okutmayın. Umarım basur olur yazarı da çizeri de!
Serinin tüm kitapları - incelemeleri
(bkz: Daredevil: Sarı YBGW #1)
(bkz: Spider-Man: Mavi - YBGW #2)
(bkz: Hulk: Gri - YBGW #3)
(bkz: Captain Amerika: White YBGW #4)
Kör bir avukat ve hafif tırt bir süper kahraman olan ama ambiyanstan, atmosferden durumu kotaran Matt Murdock, namıdiğer Daredevil’in katiyen kotarılamamış orijin uyarlaması var karşımızda. Yazar, yine serinin diğer kitapları gibi epistolary bir anlatı hissi yaratmak istemiş. Daredevil’in, geçmişe dönüp hatıralara daldığı, ölmüş yavuklusu Karen Page’e mektup yazdığı bir kitap düşünmüş. Ama uygulaması yavan ve tatsız; Spider-man’de de olduğu gibi sadece bir ilginçlik olsun diye ve dağınık, sıradan ve boktan kurguyu toplar umuduyla var bu üst narasyon; espitemolojik hikayenin genel kurallarına uyulmuyor veya bu anlatı biçimi hikayeye herhangi bir katkıda bulunmuyor.
Jeph Loeb ve Tim Sale ikilisi, özellikle Batman çizgi romanlarıyla tanınmış bir ekip. O yüzden hem seri, hem de bu kitap, yüksek bir beklentiyle başladığım, bu ölçüde kötü bir yazarlığa kesinlikle hazır olmadığım çizgi romanlardı. Daredevil genelde ortalama üstü çizgi romanlarını gördüğümüz, geçmişte hem uzun hem de kısa serileriyle güzel hikayeler anlatılmış bir seri. Açıkçası kötü bir Daredevil hikayesi yazmanın güç olduğunu düşünürdüm ben hep. Kingpin, kör adalet savaşçısı, Hell’s Kitchen, Noir derken ister istemez güzel olan bir sonuç çıkar sanıyordum. Loeb zoru başarmış kesinlikle, okuduğum en kötü Daredevil’i yazmış. Hikaye, karakterler, mekan, neredeyse Daredevil ile ilgili her şey eksik, zayıf ve sıkıcı bu kitapta. Diyaloglar kötü, karakterler cansız ve karikatür, hikayenin tonu yanlış, çizim üslubu yanlış, seçilen tema yanlış, baştan sonra her şey yanlış. Erkek karakterler tıpkı yazarın Spiderman’de yaptığı gibi herhangi bir dişi görünce pantolonuna boşalan vasıfsız oğlanlar, yazarın kadın algısı aptalca ve sorunlu. Bunlar normal şartlar altında cinsel açlıklarıyla tanınan karakterler değil bu arada, yazarın karakterleri yorumlaması ahmakça tamamen.
Hikaye bir orijin hikayesi en başta. Sanki defalarca orijin hikayesi okumamışız gibi çakmış eleman “babamı öldürdüler� hikayesini. Ama kısa sürede anlıyorsunuz ki zaten yazarın anlatacak kendi hikayesi de yokmuş, elinin altına ilk gelen “duygusallı gibi� konuya yapışmış, onu yarım yamalak bir hikayecilikle renklerden birine atamış geçmiş. Matt Murdock’ın sekreteri Karen Page’e yazılmış bir mektup ve bu sırada bir taraftan Daredevil’in babasının ölümüne neden olan Fixer’ın peşine düşmesini, bir taraftan da avukatlık bürosunu açmasını okuyoruz.
Karen Page, Daredevil hikayesini şekillendiren önemli karakterlerden normal şartlar altında. Bullseye adlı bir villain’ın kurşunu önüne atlıyor Karen ve Matt’in ölmesine engel oluyor. Batman’in uğruna lavaboyla Süpermen dövdüğü anası Martha gibi iz bırakan bir bayan yani! Bu hikayede nasıl öldüğü ile ilgili bir şey yok, orijin hikayesi de eksik ve boktan yani, anlamak için karaktere de aşina olmak gerekiyor, bu boktan kitabı okumak yetmiyor. Neyse, İki avukat ofis açıyor, sekreter arıyorlar. Sonra Karen işe başvuruyor, bu dangalaklar “Ofise karı geldi� diye elden ayaktan düşüyor, bir anda apış arası kokuyor ofis. Bir ortaokul çocuğu tarafından yazılmış gibi embesilce flört ve rekabet sahneleri okuyoruz, en sonda da bu mal kör çıkıyor diyor ki Karen öldü, o yüzden artık kırmızı giyiyorum. Aferin , çok iyi düşünmüşsün.
Gerçekten balık baştan kokuyor. Yahu bu Daredevil denen adamın tüm esprisi, hayatı, hatta süper güçleri kör olması üzerinden şekilleniyor, alameti farikası körlük. Borges’in dandik olmayanı gibi düşünün(hehe). ve Bu Loeb malı, daha ikinci sayfada, hikayenin başında Daredevil’e şöyle dedirtiyor: “gözlerimi kapatıyorum ve seni kollarımda görüyorum� BOK GÖRÜYORSUN! Bir dangalak yüzünden burada salon beyefendisi çizgimden çıkmak istemiyorum burada ama ben senin gözüne sıçayım! Lan aptal, dalga mı geçiyorsun sen insanlarla? Para verdik biz bu kitaba şerefsiz!
Bizi etkilemesi ve sanatsal bir dokunuş olarak takdir etmesini beklediği sarı renk ise zaten karakterin modern yorumu ile tamamen alakasız, karaktere de uymayan bir renk. Daredevil yıllar içinde kırmızı ile özdeşleşmiş bir karakter ama 1964’de ilk yaratıldığında tıpkı bu çizgi romanda olduğu gibi sarı tayt üzerine güreşçi mayosu giyen bir denyo olarak tasarlanmış. O yıllarda bile bunun aptalca bir karar olduğu hızla anlaşılmış, yedinci sayıdan itibaren kırmızı kostüme geçilmiş. Devamlılık sağlamak adına da kostüm rengini redconlamış, “bu sarıları ölü boksör babasının donundan yaptı, saygı için giyiyor� denmişti. Bizim hıyar da bu hikayeyi romantize edip, aynen kullanıyor kitapta, üstüne bir de tema haline getiriyor.
Hikaye neresine el atsanız dökülüyor. Kötü espriler-şakalar yapan iki beyinsizin anlatıldığı sit-com atmosferi hakim baştan sonra. Babası dandik, Matt aptal, savaştığı süper kötüler özellikle dandik oğlu dandik, Owl, Matador, Electro ve Purple Man. Ya Owl nedir allah kahretsin. Kingpin ile legal ve illegal cephede mücadele eden, Hell’s Kitchen’a adalet getirmeye çalışan kör kahramanı unutun, kuş kovalayan embesil yazmış Loeb. Yemin ederim anlatırken sinirim bozuluyor.
Bu arada mekan ve dolayısıyla atmosfer konusunda da başarısız kitap. Daredevil hikayelerinin, en az karakterleri kadar kişilik sahibi mekanı Hell’s Kitchen asla yok bu kitapta. Öyle kötü tasarlamış ki herif hikayeyi, tamamen farklı bir yerde, Los Angeles’da, Münih’de veya Tokyo’da geçse bir bok değişmez. Belki Fantastic Dörtlü gelmez en fazla ki o da hikayede neden var anlaşılmıyor bile.
Çizimler karakterle uyumsuz, nasıl Loeb Daredevil karakterinin modern halinden bir bok anlamamışsa, Tim Sale de aynı ölçüde habersiz ne çizdiğinden. Çizim stili sık sık karikatürize, kesinlikle yaklaşamıyor Daredevil’in atmosferine. Kimi Karen Page çizimleri açık ara çirkin; “ben çizsem daha güzel olurdu yeteneksiz herif!� dedirtiyor çizer, böyle saçma çizgi roman mı olur? Dövüşlerde hareket hissiyatının olmaması ise çok acıklı bir çizgi romancı için, daha ne işe yararsın sen? Hareket hissi vermeyi berecemediğinden, iki sayfalık dev panele bir sürü Daredevil çizerek hızlı hareket ediyor izlenimi vermeye çalışmış Tim; herhalde bir aksiyon çizgi roman çizerinin düşebileceği sayılı zavallılıklardandır bu. Owl’un Karen’� kaçırdığı sahnelerde (Ki KAREN’I KUŞ KAPMIŞ olması çok komik kendi başına) suratı ve gölgelemeleri ise muhtemelen uzun zamandır gördüğüm en berbat çizgi roman panelleriydi. Bir editör olarak şu sayfalar benim önüme gelse değil onay vermek, güvenlik çağırırdım ben, tartaklayarak binadan atsınlar diye adamı.
Hepi topu 160 sayfa kitapta saçmalıklar bir değil beş değil. Ne zaman hikaye ilerlemese olası en kötü, en inandırıcı olmayan yollarla çözüm bulunmuş. Mesela kız kaçırılıyor ya (daha doğrusu kuş kapıyor kızı haha), bu dangalak araştırarak bulmak yerine şehrin en yüksek binasına çıkıp bütün şehri dinliyor, milyonlarca insanın arasından kadının yalvaran sesini buluyor dinleyerek. Lan böyle bir gücü yok ki karakterin! Daredevil 20 feetten gürültülü bir ortamda kalp atışı duyabilen veya ses yalıtımlı duvarın arkasından fısıltıdan yüksek sesleri ayırt edebilen duyma gücüne sahip; Bana Marvel Wiki’den alıntı yaptırtmayın burada! Sen hikaye yazmaktan acizsin diye niye götünden güç uyduruyorsun, neden Süpermen’in gücünü veriyorsun düz, büyüsüz, yaratık olmayan insana?
Kitabın başındaki Stan Lee önsözüne ise ayrıca bilendim. Ben bu yaşlı osuruğun söylediği en sıradan ve boş şeylerin feci şekilde şişirilmesine tahammül edemiyorum. O kadar normal, sıradan şeyleri övüp büyük bir bokmuş gibi gösteriyor ki. “Kapaklara bir kez daha bakın, ne kadar zekice ve kronolojik olarak yapılmış değil mi? Üstte de son derece dramatik Daredevil bize bakıyor� diyor, lşan allah allah bakıyorum kapağa, babasıyla yürüyen oğlan var arkada da McDonalds palyaçosu gibi gözüken Daredevil zopa tutuyor. Yenilikçi detay diyor, herif yeni bir bok yazmamış kitapta, 1964 Daredevil’ini çakıp aşırı jenerik ve içinde ASLA BİR BOK OLMAYAN hikaye yazmış sütüne. Altınc fasiküldeki Purple Man ile yaşadığı unutulmaz dövüş diyor, ya insan bir yazdığı cümleyi okur, daha cümle bitmeden unuttum ben Purple Man diye bir kahraman olduğunu. Dördüncü fasikülde tüm zamanların en tuhaf bowling oyunu yazmış, sanırsın ki Bowling sahasında Yuggoth’tan gelen mantarlarla orgye girdiler, kör atınca vuruyor labutu, onu diyor... Gerçekten filmindeki cameosuyla, ön yazısıyla, Stan Lee vasatlığından yıldım ben bu Marvel içeriklerinde. İnsanın bir yaştan sonra artık zorlamaması, emekli olup kenara çekilmeyi bilmesi gerekiyor. Neyse sonunda nanaykentten villayı çekti de düştü yakamızdan, en azından yeni filmlerde çizgi romanlarda görünmüyor artık.
Kitabın çevirisi vasat, zaten çevirmeni de tam olarak vasat işler yapmasıyla bilinen bir insan, okunmaz değil, olabileceğin en azı gibi düşünün. Şakaları aşırı kötü anlatmasına biraz güldüm sadece. Ama bu kitap için çok bile, üzerinde durmuyorum.
Sonuç olarak sinirlerimi ayağa kaldıran, berbat da bir kitaptı. Tadım tuzum kaçtı hakikaten, okumayın, okutmayın. Umarım basur olur yazarı da çizeri de!
Serinin tüm kitapları - incelemeleri
(bkz: Daredevil: Sarı YBGW #1)
(bkz: Spider-Man: Mavi - YBGW #2)
(bkz: Hulk: Gri - YBGW #3)
(bkz: Captain Amerika: White YBGW #4)
Sign into ŷ to see if any of your friends have read
Daredevil.
Sign In »
Reading Progress
August 29, 2023
–
Started Reading
August 29, 2023
– Shelved
August 29, 2023
–
25.0%
"Renkler serisinden okuduğum ikinci kitap bu. Bu sefer Matt kardeşimiz yazıyor mektubu.
Önsöz insanın canını sıkıyor. Gerçekten bir şey bu kadar ayarsızca övülmemeli. Sakin ol ulan, övülmesi gerekiyorsa biz överiz.
Bir de o kadar övgünün ardından, keşke daha ikinci sayfada ...gözlerimi kapatıyorum ve seni kollarımda görüyorum dedirtmeseydiniz Matt Murdock'a... Kör lan adam!"
page
40
Önsöz insanın canını sıkıyor. Gerçekten bir şey bu kadar ayarsızca övülmemeli. Sakin ol ulan, övülmesi gerekiyorsa biz överiz.
Bir de o kadar övgünün ardından, keşke daha ikinci sayfada ...gözlerimi kapatıyorum ve seni kollarımda görüyorum dedirtmeseydiniz Matt Murdock'a... Kör lan adam!"
August 30, 2023
–
56.25%
"Hikaye ortalama. Editörlük problemleri var. Önsözde ayarsız övdüğü fasikül kapakları anlamsız, içerikle ilgisiz. Göze batan mantıksal sorunlar var. Aşk mektubu olayına hiç girmiyorum, bu işlerden hiç anlamayan sivilceli oğlanlar aşk falan yazmaya çalışmasın artık lan.
Neyse, çok üstüne gitmeyeceğim (gideceğim) ama bunun 3.99 puanı olması gerçekten anlamsız. Marvelcilere boğaz köprüsünü satsam satarım ya galiba..."
page
90
Neyse, çok üstüne gitmeyeceğim (gideceğim) ama bunun 3.99 puanı olması gerçekten anlamsız. Marvelcilere boğaz köprüsünü satsam satarım ya galiba..."
August 31, 2023
–
98.75%
"Gerçekten zor koşullarda iki satır kitap okumaya çalışıyorum burada, o da bok gibi çıkınca adam bıçaklayasım geliyor ya.
Şunu yazan ergen geri zekalıya çeşitli laflar hazırladım. Kötü kurgu, konusu zaten yok, dişi görünce pantolonuna boşalan iki tane aptalın ağzından akan salyayı aşk sanan bir dangalak yazmış. Çizimlerde anatomik hatalar var, bok gibi çizgi roman. Gerçekten sinirlendim, sizin ben yapacağınız işi"
page
158
Şunu yazan ergen geri zekalıya çeşitli laflar hazırladım. Kötü kurgu, konusu zaten yok, dişi görünce pantolonuna boşalan iki tane aptalın ağzından akan salyayı aşk sanan bir dangalak yazmış. Çizimlerde anatomik hatalar var, bok gibi çizgi roman. Gerçekten sinirlendim, sizin ben yapacağınız işi"
October 27, 2023
– Shelved as:
cizgi-roman-yavan
October 27, 2023
– Shelved as:
my-reviews
October 27, 2023
–
Finished Reading