Å·±¦ÓéÀÖ

Anadolu Quotes

Quotes tagged as "anadolu" Showing 1-8 of 8
Turgut Özakman
“Serin bir yayla gecesiydi. Çevreye baktı. Kaç uygarlığı emzirmiÅŸ olan bu uçsuz bucaksız Anadolu yaylasında ne kadar anlamsız olduklarını, ne kadar küçük kaldıklarını düşündü:
Ne arıyorlardı bin yıllık Türk yurdunun ortasında?”
Turgut Özakman, Şu Çılgın Türkler

Ahmet Hamdi Tanpınar
“Kırk üç bin köyümüz var; birkaç yüz kasabamız var. Ä°zmit'ten öteye Anadolu'ya açılın; Hadımköy'den öteye Trakya'ya gidin. Birkaç kombinenin dışında hep eski ÅŸartların devamını görürsünüz. CoÄŸrafya yer yer esniyor. Sıkı bir nüfus siyasetine, sıkı bir istihsal siyasetine baÅŸlamamız lazım. Öğretme ve yetiÅŸtirme iÅŸleri için de aynı zaruretlerle karşı karşıyayız. Birtakım mekteplerimiz var; birçok ÅŸeyler öğretiyoruz. Fakat hep eksik olan bir memur kadrosunu doldurmak için çalışıyoruz. Bu kadro dolduÄŸu gün ne yapacağız? Çocuklarımızı muayyen yaÅŸlara kadar okutmayı adet edindik. Bu çok güzel bir ÅŸey! Fakat günün birinde bu mektepler sadece iÅŸsiz adam çıkaracak. bir yığın yarı münevver hayatı kaplıyacak... O zaman ne olacak? Kriz...”
Ahmet Hamdi Tanpınar, Huzur

Dido Sotiriou
“Bana bir mum yak. Belki Allahlarımız da bizim gibi arkadaÅŸ olurlar...”
Dido Sotiriou, Ματωμένα χώματα

Nâzım Hikmet
“Ne güzel ÅŸ±ð³ó¾±°ùleri var Anadolu’mun benim akdeniz kıyısında
küçüktürler, portakal gibi güneşlidirler,
diri balık gibi pırıltılı
ve renklidirler acı zakkum gibi”
Nâzım Hikmet

Nahid Sırrı Örik
“Fevkalade kısa bir zaman için gelmiÅŸ ecnebilerin bir saatlik serbest zamana sahip olur olmaz kalesine tırmandıkları ve hayat, maiÅŸet zoruyla birleÅŸtikleri takdirde etrafındaki tabiat manzaralarının vahÅŸi ve acı güzelliÄŸini methettikleri bu Ankara’nın bir kaç yüz metrelik sahasında, apartman, banka, lokanta, bar, sinemadan teÅŸekkül eden murabba dışına adım atmamak, hiç bir tarafa uzanmamak üzere dönüş.”
Nahid Sırrı Örik, Tersine Giden Yol

Orhan Kemal
“Karakız, 'Usta be, amma da çok kitabın var!' dedi.
'Öyle mi?'
'Niye bir kâtiplik almıyon?'
İzzet Usta uzun uzun güldü.
'Essahdan niye almıyon? Daha rahat değil mi? Yaz kış bir masanın başında, oh...'
'Vermiyorlar bacı, vermiyorlar. Rahatlığı kim sevmez?'
'Madem vermiyorlar, ne diye okuyorsun? Gözlerine yazık değil mi? Kâtip olamadıktan sonra...'
Ä°zzet Usta cevap vermemeyi uygun buldu.”
Orhan Kemal, Cemile

Kemal Tahir
“- Tamam! Alman'la birlik olup savaÅŸa girmiÅŸiz kardaÅŸlar!
- Girelim ya, geç bile kaldık. Rezilliğe alıştık bi kez! Bir rüzgâr da budur, gelir geçer.
- Hemen geçmesin yahu! Balkan'ın öcünü Bulgar'dan alıverelim de sonra...
- Höst! Senin dünyadan haberin yok! Biz bu kez Bulgar'la birliğiz. 'Can yoldaşı', 'silah arkadaşı' diyelim de aklın yatsın!
-İşte buna şaştım! Gebe karıların karnını deşip, körpe çocukları süngüye takan, câmilere çanlar asan Bulgar gavuruyla, he mi?
- Enver Paşa, 'Önce Sırplıyı aradan çıkaralım da Bulgarların hesabı sonra görülür' diyesiymiş...
- Ne akıl yahu! Ulan aferin Enver Paşa! İngiliz'den Mısır'ı Yunan'dan da Girit'i alacak mıymış?
-Mısır, Girit kaç para? Rus'tan Kırım'ı Kafkasya'yı almadan almadan kılıcı kınına sokmak yok...
-Oh ağzını öpeyim. Gene ballar akıttın. Ama Alman erkekse, bize o zırhlı toplardan bir iki vermeli...
-Hey şaşkın, top ne demek! Herif bize iki gemi vermiş ki dünyada eşi yokmuş...
-Yalana bak!
- Vallah... Gemi vermeseydi, bizim bu savaşta işimiz neydi? Biz bu gemilerin hatırına girmekteyiz! Bunlar savaş patladığı sırada bize yakın bir denizdeymişler. İngiliz bunları sıkıştırmış! Bunlar kaçar, İngiliz'in donanması kovalar. Sonunda Alman gemileri bakmışlar ki kurtuluş yok, bizim Çanakkale Boğazı'na dayanmışlar da yol istemişler. Enver Paşa onlara yol vermiş, arkasını kovalayan İngiliz gemilerine de basmış gülleyi...
-Hele arslana hele! Hey ömrüne bereket! Öyleyse dur sen, ben işi anladım! Alman yeni toplardan bize gizliden vermiş ki bizimkiler İngiliz'i topa tutmuşlar, yoksa n'ağzımızaydı bacanak?
-Artık orasını bilmem. Gemiler şimdi bizde... İngiliz bize çok yalvarmış. Ben ettim, sen etme! Benim benim bu amansız sıramda düşmanıma arka çıkma!' diyerekten...
- Önce gerekti domuuuz! Ismarladığımız ReÅŸadiye gemimizle Sultan Osman gemimizin üstüne oturur musun?”
Kemal Tahir, Köyün Kamburu