Å·±¦ÓéÀÖ

“Nüzhet bana yalan söyledi. Dünyanın hiç bir Nüzhet'i yalan söylememelidir.”
― Peyami Safa, Dokuzuncu Hariciye KoÄŸuÅŸu

“Ä°nsanların bir zamanlar güzelce örülmüş bir yalana, gerçeÄŸe dair kanıt ve belgelerden daha çok inandığı açıkça ortadadır,”
― Rafik Schami, Der ehrliche Lügner

“Canım insan çekiyor: Yan çizmeyen. Dolaysız. Güzel ÅŸeylere iÅŸtahı kabarık. Hevesini, tutkusunu yitirmemiÅŸ. Dünyayı seninle yeni baÅŸtan tasarlamaya aday... Deneyime açık. BoÄŸmayan ama isteyen... Yeni fikirlerle ayaÄŸa kalkan, mızmızlanmayan ve laçkalaÅŸmayan... Dedikodusuz, yalansız, çekiÅŸtirmesiz, seni bütünleyen, seninle bütünlenebilen.”
― Ozan Önen, Babam Beni Åžahdamarımdan Öptü

“Ötekilere yalan söylemesinden hoÅŸlanıyordum. Ama bana aynı biçimde davranmamasını isterdim. Bütün bu ölülerin üstünden, çarşılardaki yankesiciler gibi anlaÅŸabileceÄŸimizi ve onun en sonunda bana gerçeÄŸi söyleyeceÄŸini ummuÅŸtum. Oysa hiçbir ÅŸey söylemedi bana, evet, hiçbir ÅŸey!”
― Jean-Paul Sartre, Nausea

“Yalan, hayatı katlanılır kılandır.”
― Mine Söğüt, Kırmızı Zaman

“Artık her ÅŸeyi biliyorlar. Kendilerine yalan söylendiÄŸini, bütün insanların kötü olduÄŸunu ve ²¹±ôç²¹°ì±ôı°ì edebileceÄŸini biliyorlar. Ana babalarını da sevmiyorlar artık, onlara inanmıyorlar.”
― Stefan Zweig, ²Ñü°ù±ð²ú²ú¾±²â±ð

“Ah, biz küçük burjuvalar, ne sahte, ne yaldızdan ibaret insanlarız. Her ÅŸeyimiz yalan. En küçük yalanı, düpedüz yalan söylediÄŸimiz zaman söyleriz. Ya söylemediklerimiz? Korkunç.”
― Orhan Veli Kanık, HoÅŸgör Köftecisi

“Konunun içyüzünü, bildiklerimi yalnızca adalet kurallarına göre kullancak denli biliyor muyum? Dahası var; b²¹ÅŸ°ìalarına borçlu bulunduklarımızı, yalnızca gerçeÄŸe borçlu bulunduklarımızı gereÄŸince düşündüm mü? Birini aldatırken zarara düşürmezsem, bu, kendime zarar vermiyorum demek midir? Kusursuz olmak için ³ó²¹°ì²õı³ú±ôı°ì etmemek yeter mi?”
― Jean-Jacques Rousseau

“FotoÄŸraflar yalan söyler; romanlar, hikayeler zaten tümüyle yalandır, ama ne güzel yalanlar. Biyografiler ²µ±ð°ùç±ð°ì olduÄŸuna inandığımız oranda ÅŸaşırtır bizi. Niye yazmışı, nasıl yazmışı anlatır. Meraklısı için bu da az ÅŸey deÄŸildir doÄŸrusu.”
― Ayfer Tunç, Ömür Diyorlar Buna

“Martaval okumak fırsatın varken asla yalan söyleme.”
― Eric Ambler

“Her insanın yalan söyleme yeteneÄŸi vardır ama neyse ki her insanın yalanlarını ustaca gizleme yeteneÄŸi yoktur!”
― Mehmet Murat ildan

“Ä°nsan bir kere yalan söylemeye baÅŸladı mı nerede duracağını bilmez. (Le Voleur d'ombres)”
― Marc Levy

“Kötü ³óü°ìü³¾±ð³Ùler her zaman yalan söylerler çünkü hakikati söylemek ÅŸ±ð°ù±ð´Ú ve cesaret ister!”
― Mehmet Murat ildan

“Ãœlkenin ±è´Ç±ô¾±³Ù¾±°ì²¹³¦Ä±ları seni her zaman yalanların yüksek duvarlarıyla kuÅŸatmaya çalışacaklardır! Bilmelisin ki, ²µ±ð°ùç±ð°ì, duvarların ötesindedir ve ²µ±ð°ùç±ð°ìle buluÅŸmadan ö³ú²µÃ¼°ù±ôü°ìle de buluÅŸamazsın!”
― Mehmet Murat ildan

“Ä°nsanlar yalanlara ²µ±ð°ùç±ð°ìlerden daha kolay inanırlar.”
― Agatha Christie, And Then There Were None

“En korkunç yalan da budur: Kendimize karşı bile kullanacak kadar pençesine düştüğümüz bu derin ve gizli yalan...”
― Sabahattin Ali, İçimizdeki Åžeytan

“Daha fazla ²µÃ¼Ã§, daha çok para için; rüşvet veren, vergi kaçıran, canım cicim diyerek birbirinin kuyusunu kazan, yüzlerinden çıkarmadıkları maskelerle yaÅŸayan, sürekli yalan söylemekten artık doÄŸruyla baÄŸlarını yitirmiÅŸ insanlarla, aÄŸzına kadar güvensizlikle, acımasızlıkla, apaçık kalpsizlikle dolu bir ÅŸeye sen iÅŸ hayatı mı diyorsun?”
― Kılıç Arslantürk, Acıyan Yerini Bul

“Hızla yükseldim tabi; çünkü en iyisi yükselmekti. Yükseldikçe daha çok param oldu. Param oldukça olanaklarım arttı. Olanaklarım arttıkça çevrem geniÅŸledi. Artık her ÅŸeyin en iyisini alabiliyordum ama sahip olduklarım çoÄŸaldıkça isteklerim de çoÄŸalıyordu. Sanki bende bir ÅŸeyler bozulmuÅŸtuâ€� Koca bir kör kuyu açılmıştı içimde sanki ve hiçbir ÅŸey onu doldurmaya yetmiyordu. Daha fazla baÅŸarı, daha fazla para, daha fazla ²µÃ¼Ã§... Hep daha fazla, hep daha fazla istiyordum! Lanetli bir açlığa yakalanmış gibiydim. Farkında deÄŸildim ama gittikçe karanlığın bir parçası oluyordum. Ruhum çürümüştü. Aynada açıkça gördüğüm yanlışlarımı bile türlü bahanelerle rasyonelleÅŸtiriyor, sadece dinmeyen açlığımı giderecek bir ÅŸeyler bulma ümidiyle yaşıyordum.”
― Kılıç Arslantürk, Acıyan Yerini Bul

“Basiretli tüccar diye bir ÅŸey vardır kanunda.â€� diye devam etti adam, “Tüccar, iÅŸini iyi bilmek ve iyi yönetmek zorundadır anlamına gelir. Zor durumda kalırsa örneÄŸin, Aydın Bey gibi yani, bu onun hatasıdır. Bu duruma düşmesine neden olacak ÅŸeyleri yapmayacak! Ya da biri ²õö³ú±ô±ðÅŸ³¾±ðnin bir yerine bir ÅŸey sıkıştırıp onu, tabirimi mazur görün, üterse; bu onun suçudur. Akıllı olacak, ütülmeyecek! Maalesef ticaret, aldatma üzerine kuruludur. Bu yüzden, rekabet de aldatma üzerinden yürür. Böyle bir düzende etrafın bir sürü sahtekârla, yalancıyla, kötü niyetli insanla dolu olmasına ÅŸaÅŸmamak lazım.â€� Birkaç saniye bekleyip sordu: “DoÄŸru mu?”
― Kılıç Arslantürk, Acıyan Yerini Bul

“Ä°yilik ve °ìö³Ùü±ôü°ì, bir millete ya da dine ait özellikler deÄŸildir. Ä°nsana ait özelliklerdir. Tarih boyunca, pek çok milletten veya dinden iyi ve kötü insanlar çıkmıştır. Bundan sonra da çıkacaktır. Ä°ÅŸin asıl °ì²¹°ù²¹²Ô±ôı°ì tarafını söyleyeyim mi sana? Kötüler, halkın kafasında korku yaratarak, zihinlerini teslim alırlar. Bunun için milli ve dini deÄŸerleri kullanır, mümkünse ortak bir düşman icat ederler. Bu sayede, yaptıkları tüm °ìö³Ùü±ôü°ìler haklı görülür. Bugün Hitler'in yaptığı da aynen budur. Baksana, hiç utanmadan, 'Beni Tanrı görevlendirdi!' diyor, 'Hepiniz Almansınız, birlikte üçüncü büyük imparatorluÄŸu kuracağız!' diyor, 'Yahudiler Almanya'nın düşmanıdır!' diyor! Burada bile halkın çoÄŸunluÄŸu aklını kaybetmiÅŸ gibi peÅŸinde!”
― Kılıç Arslantürk, Küçük Antika Dükkânı

“Sanatâ€�, “hayatâ€� dediÄŸimiz yalanı ²µ±ð°ùç±ð°ì sanmak için uydurduÄŸumuz ikinci bir yalandı.”
― Mithat Cemal Kuntay, Üç Ä°stanbul